"Binboğalar Efsanesi," Yaşar Kemal'in 1971 yılında yayımlanan ve Toros Dağları'nın eteklerinde yaşayan yörüklerin yaşamını anlatan bir romanıdır. Roman, yörüklerin göçebe yaşam tarzını, doğa ile uyumlarını ve modernleşmenin getirdiği zorlukları konu alır.
Romanın Karakterleri:
Kerem: Yörük topluluğunun genç üyelerinden biri
Artılar:
1. Basit ve Uygulanabilir Stratejiler: Kitap, alışkanlıkların nasıl oluşturulacağı ve sürdürüleceği konusunda net, basit ve uygulanabilir stratejiler sunar. Adım adım açıklamalar, okuyucuların hemen harekete geçmesine olanak tanır.
2. Bilimsel Temelli Yaklaşım: Clear, alışkanlıklarla ilgili araştırmalardan ve psikoloji biliminden faydalanarak teorilerini destekler. Bu da kitabın güvenilirliğini artırır.
3. Kapsamlı ve Sistematik Anlatım: Kitap, alışkanlıkların nasıl işlediğini, neden bazı alışkanlıkların sürdürülemediğini ve nasıl değiştirilebileceğini kapsamlı bir şekilde açıklar. Sistematik yaklaşımı, okuyuculara süreç boyunca rehberlik eder.
Eksiler:
1. Tekrarlayan Bilgiler: Kitapta bazı noktalar tekrarlanır. Bu, bazı okuyucular için sıkıcı olabilir ve kitabın gereksiz yere uzadığı hissini yaratabilir.
2. Genel Geçer Öneriler: Bazı okuyucular, önerilerin fazla genel olduğunu ve spesifik durumlara yeterince detaylı çözüm sunmadığını düşünebilir.
3. Kişisel Hikayeler: Kitapta yer alan kişisel hikayeler, bazı okuyucular için motive edici olabilirken, diğerleri için gereksiz ya da dikkat dağıtıcı bulunabilir.
Sonuç olarak, "Atomik Alışkanlıklar", alışkanlık değişimi konusunda bilimsel temelli, pratik ve kapsamlı bir rehberdir. Ancak bazı tekrarlar ve genel öneriler, kitabın etkinliğini bazı okuyucular için sınırlayabilir.
Evlenecek olanlara tavsiyesi ediyorum. Evliliğinde pürüzler olduğunu düşünenler de okumalı.
Kitap geniş kapsamlı, birçok konuya, olaya, ayetler, hadisler, araştırmalar ve örnekler sunarak açıklıyor. Bölümlere ayırarak ders niteliğinde anlatıyor. Tam bir eğitim kitabı. Zaman zaman konuların birbirine bağlanması sonucunda tekrarlar oluşsa da sizi sıkmıyor. Dili sade, akıcı, anlaşılır. Her kesime hitap ediyor.
Uzun zaman sonra ilk defa kurgu okudum. Beğendiğim kadar beğenmediğim noktaları da oldu. Yazar arkadaşımın ilk kitabı olduğundan çok irdelemeyeceğim, yolu uzun ve kendisine başarılar.
Karakterler Demir ve Öykü, olay ise Öykü’nün platonik aşkı ve kendi içinde verdiği bir savaş :) Öykü o kadar sinirimi bozdu ki, “nasıl ya, bu kadar mı, gerçekten mi” falan oldum Demir tam bir türk erkeği modeli gibi, zaten fazla da rolü yok kitapta.
Bazen fazla detaylı betimleme ve tekrarlar vardı bunlar beni sıktı. Onun dışında bir şeyi yok, tavsiye ederim
Asimov'un İki Uç Dünyası
Asimov' un bu kitabında robot serisinin baş karakteri Baley, insanların birbilerini hiç görmeden yaşadıkları bir gezegende yaşanan bir cinayeti çözmek için adeta tecrit altındaki gezegeninden (inlanların yeraltına inşa ettikleri çelik mağaralardan) çıkıyor. İlk başka korkunç gözüksede merak onu sarıp sarmalıyor.
Yaşadıkları zaman öyle bir zaman ki insanlar iki uçta yaşıyorlar bir gezegendekilerin kişsel alanları bile yokken diğerleri birbirlerini görmenin, aynı alanda görebilecekeri kadar yakında olmayı dehşetli buluyor. Yine de her iki koşulda da bu genel yargıya zıt sesler çıkıyor. Çok insanca ve aynı zamandanda çok da olası (olmak zorunda olan) sesler.
Alternatif dünlara aynı anda birbirinden bağımsız, ve görünürde hiç alakasız sorunları var. Robot çağında her şey değişmiş ama yine de hepsi insan ve ne derlerse desinler insan o kadar da kolay değişen bir canlı değil. Yine de insanların özel alana da ihtiyaçları var ve bir arada olmaya da. Birbiriyle konuşmaya, akıl yürütmeye, üretmeye: sanat, bilim, hayal... hepsine ihtiyaçları var bu bir temel güdü.
Asimov' a sanırım biraz daha hayran oldum. Çünkü hem teknolojiyi, uzayı, olası dünyaları ayrıntılarıyla oluşturup hayal etmemize, hem de insanın temelde yine de insan olduğuna ve geçmişte de gelecekte de yine de insanca tepkilerinin nasıl tekrarlar üzerine olduğunu çok ince bir şekilde gösteriyor.
İyi ki okudum denecek kitaplardan.
248 syf.
·
Not rated
Behçet Aysan'ın "Düello" adlı şiir kitabı, şairin toplumsal ve bireysel temaları ustalıkla işlediği, dilin ve şiirsel yapının estetiğini yansıtan etkileyici bir eserdir. Kitapta aşk, ölüm, hüzün ve umut gibi temalar ön plana çıkar. Aysan, sade ama güçlü bir dil kullanarak, metaforlar ve sembollerle zenginleştirdiği şiirlerinde hem bireysel hem de toplumsal eleştiriler yapar.
Şiirdeki tekrarlar ve duraklar, duygusal yoğunluğu artırır ve okuyucunun dikkatini çeker. "Git dersen giderim, kal dersen kalırım" dizesi, şairin teslimiyetini ve kararsızlığını vurgular.
Şiirin serbest ölçüsü, Aysan'ın duygularını ve düşüncelerini özgürce ifade etmesine olanak tanır. Tekrarlar, şairin duygusal yoğunluğunu ve içsel çatışmasını daha da belirgin hale getirir. "Kuşlar da dönmez, güz kuşları" dizesi, şairin geçmişe dönme isteğinin imkansızlığını ve yaşanan mevsim değişimini simgeler.
Şiirde, şairin yaşadığı kırgınlık ve içsel çatışma belirgin bir şekilde hissedilir. "Kırgınım, saçılmış bir nar gibiyim" dizesi, şairin kırılgan ve dağılmış ruh halini etkileyici bir metaforla anlatır. "Sessiz akan bir ırmağım geceden" ifadesi, şairin içsel sessizliğini ve geceye özgü huzursuzluğu yansıtır.
Şairin sade ama güçlü dili, okuyucuyu derin düşüncelere sevk ederken, melankolik ve hüzünlü temalar, şiirin duygusal yoğunluğunu artırır.
