Eğer biz de, doğal nedenler olarak bilinen şeyler yerine, büyücülerin ve gizemli güçlerin varlığına onun kadar inansaydık, onun açıklamaları bize de son derece mantıklı gelecekti. Aslında, ilkel insan bizden daha mantıklı veya daha mantıksız değildir. Onun varsayımları bizimkilerderi farklıdır ve onu bizden farklı kılan da bu özelliğidir. Düşünceleri ve davranışları bizimkilerden değişik temeller üzerine oturur. Olağanın dışındaki her şey onu huzursuz eder, korkutur ve o bunu bizim doğaüstü dediğimiz şeylerle bağlantılandırır. O bunları elbette doğaüstü olarak görmemektedir; aksine, bunlar onun deneyim dünyasına aittirler.
YENİ DÜNYA DÜZENİ VE HELAL GIDA
Yeni Dünya Düzeni Ancak Helal Temeller Üzerinde  Yükselecektir. İnsan neslini yaratıp belli bir zaman için yeryüzüne yerleştiren sonsuz kudret sahibi Allah (c.c.), ilk Peygamberinden itibaren gönderdiği Peygamberleri vasıtası ile de adını İslam olarak bildirdiği bir yaşam düzeni içerisinde yaşamalarını öğütlemiştir. Rabbimizin tüm insan neslinden istediği bu yaşam düzenine biz kısaca “Helal Yaşam Düzeni” veya “Helal Yaşam Nizamı” diyebiliriz. İnsanlık tarihi boyunca zaman zaman bu yaşam  tarzına karşı gelmiş, yanlışlar yapmış ve her seferinde bedelini büyük belalarla ödemek zorunda kalmıştır.
Reklam
Heyecan içindeki mebuslara, “Ne pahasına olursa olsun” dedi, “Cumhuriyet korunacaktır. Şu anda tehdit altındadır. Osmanlı İmparatorluğu çökmüş temeller üzerine kurulmuş, çatlak bir yapıdır. Yeni Cumhuriyet sağlam temeller ile sağlıklı, bilimsel bir yapıya sahip olmalıdır. Halife ve diğer Osmanoğulları gitmelidir. Modası geçmiş dinsel mahkemeler ve kanunlar, çağdaş bilimsel kanun ve mahkemelerle değiştirilmelidir. Dinsel mektepler yerlerini laik resmi okullara bırakmalıdır. Devlet ve din ayrılmalıdır. Son olarak, Cumhuriyet laik bir devlet haline gelmelidir.”
Yaslandığımız kültürel arka planı kavramak, sürdürdüğümüz tarihsel yürüyüşünü ana duraklarını fark etmek, nereden gelip nereye gittiğimiz hakkında düşünmek ve benliğimizi sağlam temeller üzerine yükseltmek adına, şuraları mutlaka adımlamamız gerekiyor: Kudüs, Kahire, Balkanlar, Endülüs ve Buhara Semerkand.
Görülecek hesabı var...
Prost, elinden gelse bütün camileri tırpanlayacak ve İstanbul'u Constantinapolis yapacaktır. Haliyle fethi'nin nişanesi olan Fatih Camii'nden çok rahatsızdır. Ancak Türklerin nerede ,ne tepki verecekleri belli olmadığı için tedbirli davranır. Bu muhteşem camiyi ortadan kaldırmak için gerekli şartları hazırlar ve işi zamana bırakır. Nasıl mı? şöyle: Fatih Cami kildenbir tepe üzerinde bulunur. Mâlum kil kuruyken kaya gibi, ıslanınca cıva gibidir. Ecdadımız bunu iyi bildiği için civara derin kuyular açar, zemindeki suyu toplayıp aşağılara basarlar. İşte bu yüzden Çırçır, Horhor ve Küçük Mustafa Paşa'daki mahalle çeşmeleri musluk tanımaz. Lülerinden gün boyu su akar .Kullanılan kullanılır, artanı ile bostan sularlar. Prost Fevzipaşa Caddesini,Fatih Külliyesinin eteklerinden geçirir.Ancak kodu metrelerce düşürerek temelleri açığa çıkarır.Koce kitleyi dayanıksız bırakır.Ama asıl kötülüğü etrafını imara açarak yapar. Ortalık birdenbire müteahhit dolar. Bunlar çoğunda sermaye yoktur ama inşaata başlamadan daire satarlar. Yarısını Toprak sahibine verir ,yarısı ile binayı tamamlarlar. Bir çekme kat bir tavan arası kaldı mı şükreder yeni bir işe başlarlar. İşte Fatih'e "BeTeBe kaplı" apartmanların musallat olduğu yıllarda temeller su yollarını battal eder, güzelim çeşmeler susuz kalırlar. Önce kurur, kararır sonra çöplük olurlar. Eğer hadiseyi üç beş çeşmenin kaybı gibi görürseniz büyüttüğünüze değmez. Ama bu arada caminin zemin yaslanmış ,kil tabakası tavadaki yağa dönmüştür
Sayfa 244Kitabı okudu
Bana göre bu feci halin düzeltilmesi için iki şık vardı. Biri, toplumsal sorumluluk duygusundan ilham alınarak gelişmemiz için çok daha iyi ve sağlam temeller atmak, diğeri de, artık ıslahı ve eğitilmesi imkânsız hale gelmiş olan çocukları sert ve biraz kaba bir kararla ortadan kaldırmaktır.
Reklam
1.000 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.