berivan Gürbüz

berivan Gürbüz
@teneketrambet
sosyal hizmet uzmanı
Yüksek Lisans
26 reader point
Joined on May 2021
‘’Aklın var ya, o zor şeyleri düşünebil diye var. Anlamadığın şeyleri anlaman için. Bunun dışında olanlar olmasa da olur, sıkıcı şeylerdir hep.’’ Birinci Tekil Şahıs-Haruki Murakami
Reklam
''Hayalinizin ölmesi, yaşamınızın sona ermesinden çok daha üzücü bir şeydir.'' Birinci Tekil Şahıs-Haruki Murakami
İlerleme kaydedebilmek için, açık fikirli olmamız gerekiyor. Kendimle ilgili gerçeği bulabilmek için, bunu zaten bildiğimi söylemeyi bırakmalıyım. Eğer ne için orada durduğunu anlamayı başaramadıysam, yolumda duran kayayı asla yerinden kaldırmamalıyım.

Reader Follow Recommendations

See All
Yalnızca, benim kendime özgü düşüncelerim var. O yüzden insanlar benden uzak dururlar. Hemen can sıkıcı şeyler söylememden çekinirler. Genelde, kendi kendine düşünebilen insanlardan pek hoşlanılmaz."
Niçin içiyormuş gibi yaptığımı soruyorsun. Çok basit. Bazı kimseler yaşadığım hayatı beğenmiyorlar. Canları cehenneme... Hiçbiri umrumda değil. Ama yine de olmuyor. Anlaşıldı mı? -Hayır efendim. -Onların eline bir neden veriyorum, tamam mı. Böylece olayları bir nedene bağlama fırsatını buluyorlar. Arada sırada kasabaya iniyorum. Elimde bir kesekâğıdı olunca millet Raynold yine içiyor diyor. Artık değişmez diyorlar. Elinde değil. Onun için böyle diyorlar. -Doğru yapmıyorsunuz Bay Raymond... -Doğru değil ama çok yardımı oluyor. Aramızda kalsın Bayan Finch, ben içkiye düşkün değilim. Ama hiçbir zaman yaşadığım hayatı, yaşamak istediğim hayat olduğu için yaşadığımı anlayamayacaklar.
Reklam
Başkası olmadığım, yalnızca kendim olduğum için mutluydum. Bu açıdan bana yalnız kovboy denilebilirdi. Bütün takım oyunlarından nefret ediyordum. Başkasına karşı sayı almam gereken yarış türlerinden nefret ediyordum. Ben daha çok durmadan yüzmek istiyordum, yalnız ve sessizlik içinde.
Hayatlarımızdaki en büyük acı, kabul etmediğimiz hatalarımızdan gelendir.Bizim asıl kimliğimizle uyuşmayan hatalardır. Bize öyle zıtlardır ki, onlara bakmaya katlanamayız. Bir vücutta iki insan oluruz, birbirine katlanamayan iki insan..
Yalnız kaldığım zaman, bedenim kokuşacakmış gibi bir izlenim uyanıyor bende. Yavaş yavaş dağılıyor, çürüyor ve sonunda yeşil bir sıvıya dönüşüp toprağa karışıyor. Geriye sadece giysilerim kalıyor. İşte gün boyu, kıpırdamadan beklemenin bende yarattığı izlenim bu.
Onsuz yalnızlık duyuyordum, ama yalnızlık duyabilmem bile bana bir avuntu gibi geliyordu. Yalnızlık o denli de kötü bir duygu değildi. Küçük kuşlar uçup gittikten sonra akmeşenin sesizliği gibi bir şeydi.
Sen kendini yitiriyor değilsin. Yalnızca belleğin ustaca gizlenmiş durumda. O yüzden o karmaşa içerisine düşüyorsun. Fakat kesinlikle yanlış olan sen değilsin. Belleğini yitirmiş bile olsan, yürek gitmesi gereken yöne doğru ilerler. Yüreğin kendisinin de hareket prensipleri vardır. İşte bu insanın kendiliğidir. Kendi gücüne inan. Bunu yapmayacak olursan dış güçler seni alır, aklına sığmayacak yerlere götürüverir.
Reklam
Ama daha mutsuz olmuştum ve mutsuzluk bir süre sonra mutsuz olan ve onun etrafındaki herkes için sıkıcı bir hal alıyordu.
Hiçbir zaman başka bir insanı, o insan en yakınımız olsa bile, tümüyle tanıyamayacağımızı, iki insanın arasında daima görülemez karanlık alanların bulunacağını, iki insanın asla tam anlamıyla bütünleşemeyeceğini fark edip kendimizi bu dünyada yapayalnız hisseder; yüzünü gördüğümüz, sesini duyduğumuz, günlerce aylarca hatta yıllarca konuştuğumuz, birlikte en gizli zevkleri paylaştığımız birinin nasıl olup da bize yabancı olabildiğini anlayamamanın çaresizliğini yaşadık.
Dudağının bir kıyısı hafifçe kıvrılmıştı. Bir tebessüm. Orantısız. Çarpık. Varla yok arası. Ama orada. "Uçurtmayı senin için yakalamamı ister misin?" Başını evet anlamında salladığını gördüm. "Senin için bin tane olsa yakalarım"... Yalnızca bir gülümsemeydi, hepsi bu. Her şey düzelmiş değildi. Hiçbir şeyi düzeltmemişti. Belli belirsiz bir tebessüm. Minicik bir şey. Ormandaki bir yaprak; ansızın havalanan bir kuşun kıpırdattığı bir yaprak. Ama kollarımı ardına kadar açıp onu kucaklayacağım. Bağrıma basacağım. Çünkü bahar gelince, karların tek tek, tane tane eridiğini biliyorum; belki de ilk kar tanesinin eriyişine tanık oldum.
Benim kişisel duygum, Midori enikonu sıradışı bir kız olmalı. Mektuplarınızı okurken, ona aşık olduğunuzu iyice anladım. Naoko'ya aşık olduğunuzu da kabul ediyorum. Ve bu sizin suçunuz değil. Böyle şeyler sık sık oluyor. Çok güzel bir havada çok güzel bir gölde gemiyle gezmek kadar basit bir şey.  Gökyüzü pırıl pırıl, manzara göz kamaştırıcı. Bu yüzden, böyle acı çekmekten vazgeçeceksiniz. İnsan kendini bırakınca işler olması gerektiği gibi gider ve ne yaparsanız yapın, insanlar kırılınca kırılmıştır demektir. Yaşam böyle. Belki size biraz çok bilmiş gibi görünebilirim, ama sanırım sizin de başınızın çaresine bakmanızın zamanı yakında gelip çatacaktır: Kimi zaman yaşamı, istediğiniz biçime sokmak için fazla zorluyorsunuz. Eğer bir akıl hastanesine girmek istemiyorsanız, yüreğinizi biraz daha açmanız ve kendinizi olayların akışına bırakmanız gerekli.  Güçsüz ve kusurlu biri olsam da kimi zaman yaşamın olağanüstü güzel bir şey olması gerektiğini düşündüğüm oluyor! Size yemin ederim ki doğru bu. O halde sizin çok daha mutlu olmanız gerekir. Mutlu olmak için çaba gösterin
Doğru olmadığının biricik kanıtı, yüreğinizden yükselen o sessiz protesto, içinde yaşadığınız koşulların dayanılmaz olduğunu duyumsatan, eskiden böyle değildi herhalde diye düşündüren o sezgiydi. George Orwell- ‘’ 1984
Yapacağımız her hareketten önce ciddi olarak düşünmeye başlasak, vereceği sonuçları önceden kestirmeye çalışsak, önce kesin sonuçları, sonra olası sonuçları, sonra rastlantısal sonuçları, daha sonra da ortaya çıkması düşünülebilecek sonuçları düşünmeye kalksak, aklımıza bir şey geldiğinde, bulunduğumuz yere çakılır, hangi yöne olursa olsun bir adım bile atamazdık. José Saramago - ‘’ Blindness 
Reklam
Bir kez sevmiş olan ve hâlâ seven biri, kendini aşka elverişli bir hale getirmenin ne kadar zor olduğunu, ne kadar uzun sürdüğünü bilir. İnsan acı çekerken anlar, aşk için emek vermeye bir daha kolay kolay kalkışamayacağını. Wilhelm Genazino - ‘’ Mutsuzluk Zamanlarında Mutluluk ‘’
"Beni çeken şey , dışarıdan bakılarak ölçülebilen dış güzellik değil,daha derindeki,daha katıksız birşeydi.Tıpkı bazı insanların yağmur fırtınalarına veya depremlere karşı karşı gizli bir tutku beslemeleri gibi bende karşı cinsten gelen tanımlanamayan şeyleri seviyordum.Daha iyi bir kelime seçecek olursak çekim gücü diyelim.Hoşunuza gitsin veya gitmesin,insanları ağına düşürüp sarhoş eden bir güçtü bu."
Nihayetinde her nereye gidersem gideyim asla değişmedim.Tekrar tekrar aynı hatayı yaptım,başkalarını kırdım,karşılığında da kendim kırıldım. " Haruki Murakami - ” Sınırın Güneyinde Güneşin Batışında”