Cehennem azat edilen yerdi. Mâlikü’l-Mülk tarafından terk ediliş onulmaz bir azaptı.
“Bazen terk ediliş yeni bir terk edilişe doğru yelken açmaktır.”
Sayfa 66Kitabı okudu
Bir giden vardı, ben ise geride kalandım. Bir yas, bir terk ediliş ve bir veda vardı..
Hayatımızın çok erken de gelebilecek bir döneminde, bir insandan çok bir terk ediliş yüzünden âşık olmak, kaderimizde yazılıdır; bu durumda,
Beni kalbimden vuran o söz
Hiçbir yalnızlık benimkine benzememişti, hiçbir terk ediliş böyle olmamıştı!
Sayfa 203Kitabı okudu
Hafıza seni terk edemeyeceğin tek bir kişinin sabit sınırları içinde tutar, seni oraya zamklar. Unutkanlık seni özgür kılmak için gelir. Özellikler keskinliğini ve kesinliğini kaybeder, belirsizlik ise şekilleri bulanıklaştırır. Tam olarak kim olduğumu hatırlamıyorsam, herhangi biri, kendim bile, hatta küçükkenki kendim bile olabilirim. Aniden gençken bayıldığım o Borges oyunları, suret oyunları, gerçek oluyor ve kendi başıma geliyor. Sontag'ı tersine çevirirsek, metafor olan, hastalık oluyor. Gaustin'le ilk görüştüğümüzde ömürleri bir gün olan sineklerin gün sonunda ölümlerini tartışırken dediği gibi, burada artık metafor yoktur. Burada tarihin hangi tarafında olduğundan artık gerçekten emin değilsin. Burada "ben" en anlamsız kelime, dalgaların kıyı boyunca yuvarladığı boş bir
deniz kabuğu olur.
Büyük terk ediliş başlar. Olduğun tüm bedenler seni birer birer terk eder. Kendi kendilerini özgür bırakırlar.
Terk edenlerin meleği ve terk edilenlerin meleği - bazen ikisi de aynı...
Sayfa 250Kitabı okudu
"Haklısın, " deyip gitmek düştü yine Yusuf'un payına. Bu kaçıncı terk ediliş Yarabbi. Bu kaçıncı ıssız yalnızlık. Sesime vuruyor yüzüme çarpılan kapıların merhametsiz sesi. Kalbim yine yeniden kimsesizler ülkesi. Dolunay bile bir pare aydınlatamıyor içimdeki sensizliği. Dilimde hiç geçmeyen ihanetinin kanlı irin tadı. Ah Hüma! Beni kan tutuyor. Bilmem nedenn. İflah olmaz şekilde her yolun sonu hâlâ sana çıkıyor.
Ölümü genellikle çocuklar terk ediliş olarak algılar.
Sayfa 220 - Remzi KitapeviKitabı okudu
Karşı Penceredeki Kadın
Merhabalar sevgili kitap severler
Bugün sizinle bir kaç gündür bir kaç defa okuduğum, manifesto niteliğinde bir kitaptan bahsetmek istiyorum. Çok sevgili hocam 
Selda Terek ‘den #karşıpenceredekikadın
Kocası Kerem tarafından ansızın terkedilen Meyra, bu terk ediliş ile başa çıkamaz. Üzgün, yenilmiş, dağılmıştır.
Boşanmamın ardından bir süre çivi çiviyi söker metodunu denese de eski günlerine geri dönemez. Ve bir terapiste gitmeye karar verir.
Bu terapist çok ünlüdür ve herkesi terapisine kabul etmiyordur. Ön mülakattan sonra Meyra kabul edilir ve seanslar başlar.
Seanslar 6 kişilik bir kadın grubuyla gerçekleşir. Tüm kadınlar terk edilmekten muzdarip ve çare aramaktadır.
6 kadın, 6 sevda öyküsü, 6 ayrılık, 6 yaralı kadın ‘Karşı Penceredeki Kadın’ teorisiyle tanışır.
‘Evdeki, eldeki, cepteki kadın garantidir.
Erkeklerin de gözü hep karşı pencerededir.
Çünkü orada keşfedilmemiş bir dünya vardır.
Ama aslında hem evdeki kadın olmak hem de karşı penceredeki kadın olmak mümkündür.
Be bu sadece kadın- erkek ilişkilerinde değil, tüm ilişkiler için geçerlidir.
Terapist eşliğinde günden güne bu 6 kadının nasıl da solmuş bir çiçekten, canlı bir çiçeğe dönüştüklerini okuyoruz.
Ve bu sırada Meyra da yeniden aşık oluyor ama …
Ah o ama’lar olmasa.
Kitap muhteşem. Bana kişisel gelişim okutmanın sadece kurguya yedirmekle mümkün olduğunu bir defa daha gösterdi. Okudukça öğrendim, zenginleştim gibi hissettim.
Mutlaka ama mutlaka okuyun diyorum. Kendi değerinizi bulmak için, kendinizi yeniden keşfetmek için mutlaka.
Karşı Penceredeki Kadın 
Selda Terek
Annenin çocuğuyla kurduğu söylenen duygusal ve fiziksel bağ, anne ile çocuk arasında var olduğu söylenen ayrılmaz bütünlük, etle tırnak gibi olma hali; annem ile annesi arasında böyle bağlar yoktu. Bu terk ediliş nasıl açıklanır, bu terk edilişi hangi çocuk anlayabilir? Annem ile annesi arasında olmayan o duygusal ve fiziksel bağ, o ayrılmaz bütünlük annemle benim aramda da olmadı...
Sayfa 141 - JaguarKitabı okudu
