Kitabın sonunda “Haydi dağılalım, çünkü kimse kimsenin umurunda değil!” dedi Dük. Ben buna nasıl inanayım? Ramazan’ın o hikâyesinden sonra… İnsanları sevmediğini bastıra bastıra söyleyen biri böylesine önemserken birilerini, ben nasıl katılayım bu cümleye?
Sevgili Dük’ü en net gördüğümüz kitabıydı bu sanırım, onu en yakından gözlemlediğimiz.
Belli bir yengeç türü vardır ki, kolay kolay yakalanamaz. Bu yengeç türü, her yengeç tuzağından sıyrılacak kadar zeki ve hızlıdır, fakat sahip oldukları insani bir özellik yüzünden her gün bu yengeçlerin binlercesi avlanıyor.
Yengeçleri yakalamak için kullanılan tuzak aslında çok basit bir düzeneğe sahip; üst tarafı açık tel bir kafes. İçine yem
Sizi sevmesi gereken kişiler tarafından incitilmek, onlar tarafından terk edilmek, güvende olmanızı, değer verilmenizi ve insancıl olmanızı sağlayan teke tek ilişkilerden mahrum bırakılmak… En müthiş yıkıcı etkileri olan deneyimler bunlardır.
Dönelim bağımlılığın daha hayattayken yok edilme şekillerine… Asla bitmezler. Şekil değiştirirler. Terk edilmek istenenin yerini yeni bir tane konur, o kadar. Tek yol budur bir bağımlılıktan kurtulmak için. 
"Yalnız kalmak ve terk edilmek artık korkutucu gelmiyor çünkü seven bir insanın kalmak için verdiği çabayı biliyorum. Yapmak isteyen yapar, kalmak isteyen kalır."