Öylesine biri

Öylesine biri
@termesoz
Karanlık Denizin ortasında, Güneşi batmayan bir ada. Ben ne şuralıyım ne buralı, Adalıyım Adalı... Mahir Çayan
Eylem klavuz bilimsel sosyalizmdir. İlk aşama milli demokratik devrim ikinci aşama sosyalist devrimdir.
Reklam
Devrim yolu engebelidir, dolambaçlıdir, sarptir. Bu mücadele sınıflar mücadelesidir. Burada el titremesine, tereddüde, kararsızlığa yer yoktur.
Özlem, yılanın deri değiştirmesi gibi kabuk değiştiriyor ama yılanın aslan çıplak kalmaması gibi, zalimliğini hep koruyordu.

Reader Follow Recommendations

See All
Galiba insanın gençliğinin kaslarından, teninden ve tabii bakışlarından kaybolup, anılarına geri çekildiğini hissettiğinde cevap bulmaya çalıştığı, bilindik, basmakalıp sorularla uğraşıyorum: Hayatımın bir değeri var mı? Yeniden yaşasaydım neleri farklı yapardım? Tekdüzeliğin o sakin ve huzur veren rahatlatıcı ahengine -gençliğimdeki gibi direnip- kapılmamak mümkün mü? Gibi.
Reklam
Çünkü birisini ısrarlarınıza ortak ederseniz, onu kendinizden daha yükseğe konumlandırmış olursunuz.
“İkimiz de sağlam dostlukların aradaki mesafeyi koruyarak sağlanacağından haberdardık.
“Hayatın, edebiyat serüvenleri gibi görkemli bir sonu olabileceği umudu o kadar da safça bir umut değilmiş…”
Devlet denilen şey, üst katları geniş pencereli, yüksek tavanlı, sütunlu, bol ve temiz havalı ve aydınlık; alt ve bodrum katlarıysa karanlık, rutubetli, dar ve penceresiz bir şato değildir.
Aydın olmak gösterişli bir kıyafet giymek yahut kolalı bir yaka ve modaya göre şapkayla dolaşmak değildir. Aydınlar halkın beynidir. Halk bizi eğitimimiz bittikten sonra iyi maaşlı bir işe girerek akşamları lokantalarda oturmak veya sözde okuma salonlarında kağıt veya domino oynamak için yetiştirmedi. Bu hayatı yaşayanlar aydın değil, aydın süprüntüleridir. Aydın olarak sizlerin vazifesi halkın zekasını, vicdanını, irade ve enerjisini uyandırmak ve harekete geçirmektir. Halkın düşünme yeteneğini canlandırmak, işçileri, köylüleri ve toplumun alt kesimlerini daha iyi bir hayat kurmak için ne yapmaları gerektiği konusunda eğitmek; sizin göreviniz budur.
Reklam
Kendi içinizden namuslu bir çoban bulamıyorsanız, gerçek din adamları olmamasına neden şaşırıyorsunuz? Sizin ibadethaneniz de, papazlarınız da kendinizsiniz, onlar sizinle aynı hamurdan yoğrulmuşlardır.
Herkes hayattan sadece bir şeyler almaya bakıyor. Fakat kimse hayata bir şeyler katmayı düşünmüyor…
Milyonlarca insan iyi ayaklı domuzlar gibi pislik içinde, cahil ve şehvet düşkünü olarak yaşamakta. Tek düşündükleri şey midelerini doldurmak. Fakat bu durumun suçlusu kendileri mi?
“Ülkede kültür işçisi yoktu. Halkın zekâsı uyuyordu. Cahillik, bilgisizlik artıyordu. Kalabalık ve yoksulluk artış gösteriyordu. Devlet yoksullaşıyordu. Ahlakça, fikirce, ekonomice iflasa sürükleniyordu. Oysa biraz okuyup yazmış olanlar, ülkenin haklı olarak kendi kalkınmasını bekleyeceği insanlar ne yapıyordu? Onlar budalaca ama ilgi çekici uydurmaları okumaktan sarhoştular.
"Sev, sev, sev! İnsanları sev! Her çeşit insanı sev! Yaşayan her varlığı sev! Tüm dünyayı sev. Ağacı da taşı da tarladaki kum tanesini de gökteki yıldızı da sev. Her şeyi sev! Her şeye hayat vereni sev!"
1,592 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.