“O dağa bir kuş kondu, sonra da uçup gitti. Bak da gör, o dağda ne fazlalık var ne bir eksilme” diyor Mevlânâ. Konan göçer. Dağ yerinde durur.”
“Biz bu âleme bir yar için âh etmeye geldik: Aslından uzak düşen daima yâri sayıklar. El iştedir ama gönül Hak ile oynaştadır. Varlık ancak mutlak bütünlüğe bitişerek susuzluğunu dindirebiliyor. Ontolojik sızı ancak böylelikle hafifleyebiliyor. Ancak güzelin ve güzelliğin bendeleri olmakla yaralı ruhlarımız şifa buluyor.”
“Gönülden çıkmış hiçbir âh yok ki İşiten onu duymasın.”
“Bizim ailede otorite babam değildi, Resûlullah’tı, Cenâb-ı Allah’tı.”
“Mesela babam, annem ve yakın aile çevresi bize önce insanları değil, Hazreti Peygamber’i sevmeyi öğretti. Bu çok mühim bir şey. Şimdi önceliği insan sevgisine veriyorlar. İnsan sevgisiyle başlarsanız bir yere varamazsınız. Evvela mükemmel, kâmil, ekmel insanı seveceksiniz. Oradan yansıyan bir güzellikle hayata baktığınız zaman tekâmül edesiniz.”