Teslimiyete râm olmak, bir uzvunun kör bıçakla kesilmesi gibi zahmetlidir. Ki zincirden kurtulmak için kendinden bazı parçaları ardında bırakman gerekir. Teslimiyet hürriyettir, fakat her hürriyetin bedeli vardır.
JAPON HALKINA DUYURULUR!
Bu bildiri yazanları dikkatle okuyun.
Amerika Birleşik Devletleri nihayet kimsenin karşı koyamayacağı güçte bir patlayıcı bulmuştur. Şu an icat edilen atom bombasının sadece bir tanesi bile iki binden fazla devasa B-29 patlayicisinin kapasitesine eşdeğerdir. Sizlerin bu korkunç gerçeği iyice düşünmesi gerekiyor. Bizler bunun mutlak gerçek olduğunu konusunda garanti veriyoruz.
Şu anda Japon anakarasina karşı bu silahı kullanmaya başladık. Eğer hala supheniz varsa Hirosimanin sadece bir tek atom bombasının atılmasıyla ne hale geldiğine bakınız.
Beyhude savaşı uzatan tüm askeri kuvvetleri bu bombayla yıkmadan önce, sizlerin, Majestelerinden savaşı durdurmasını dilemenizi umuyoruz.
Amerika Birleşik Devletlerinin büyük önderi, onurlu bir teslimiyet için on üç ana maddeyi sizlere daha öncesinde bildirdi. Bu hükümleri kabul etmenizi ve daha iyi, barış sever, yeni bir Japonya inşa etmeye başlamanızı tavsiye ederiz. Silahlı kuvvetlerin direnişini durdurmak için derhal harekete geçmelisiniz.
Eğer dediklerimizi yapmazsanız bu bombayı ve diğer tüm silahlarınızı kullanarak savaşı hızlı ve güçlü bir şekilde sona erdirmeye kararlıyız.
Yoksa o gün gelip çattı mı? Yoksa kabuslarının hakikate dönüşeceği zaman, şimdi mi, bu an mı? Ama tuhaf, içinde bir sevinç beliriyor. Evet, apaçık hissediyor karnından yükselen sevinci. Neden olmasın? Belki de en hayırlısı bu. Böylece sona erer yıllarca süren bu işkence... Böylece günahlarının kefaretini ödemiş olur. Hiç beklemediği anda aniden bütün ruhunu ele geçiren bu teslimiyet hoşuna gidiyor. Katilinin yaklaştığını, silahının horozunu kaldırdığını, tetiğe dokun duğ u nu, büyük bir patlamayla öne doğru savrulduğunu ya şar gibi oluyor, hatta ağzındaki kanın tadını bile duy u yor.
Geçmişi bırakmaz, orada yaşadığı yoksunlukları tekrarlayıp durur. Onlara sığındıkça, iyi ve ümitli yaşama sorumluluğundan otomatik olarak kaçınmış olur. Doğru yaşamak, ümitvar olmak, teslim olmak ve kaderin başına iyi şeyler getireceğine inanmak cesaret ister. Yakınmak, şikâyetlenmek zahiren sıkıntılı görünse de, insanı güvenme, devam etme, mutlu olmak için çaba gösterme cesaretinden kurtarır. Sızlanan insandan kimse fazla bir şey
İlk otoriteyle yani babayla sağlıklı bir ilişki kuramamak, yaralayıcı davranışlara muhatap olmak, gerçek otoriteyle sorun yaşanmasına sebep olabilir. Geçmişte güvenmeyi, emniyeti hissedemeyen çocuk, ileride Rabbiyle de sorun yaşayabilir. Onun kendisini sevdiğine inanmakta zorlanabilir. Kısıtladığı, yasakladığı, vermediği şeyler konusunda teslimiyet göstermekte güçlük yaşar. Kendini korunmuş ve kollanmış olarak hissedemez. Başkalarının çok daha mutlu olduğunu, daha çok şeye sahip olduklarını düşünüp, adeta haksızlığa uğramış olduğunu vehmeder. Rab- biyle ilişkisinde emniyet hissini yaşayamayan insan, çevresine karşı daha tedbirci, öfkeli ve güvensiz olabilir.
Așk nedir sahiden? Hem sevdiginden hem sevildiginden emin olmak mi? Hayalini kurduhunuz surete kavusmak mi? Sevilen kișiye çirilçiplak bir teslimiyet mi? Fedakarlik midir, cesaret mi, mutluluk mu, acilari göze almak midir, yanlizlik mi demektir Așk?
“İslamiyet’te, teslimiyetin meskenet demek olmadığını Fatiha bize öğretmektedir. Meskenet, nefse ait bir özelliktir; yürek heyecanını kaybetmenin bir belirtisidir; kulluktan çekilme gibi gülünç bir hatadır. Bu yüzden teslimiyet ile gayret iç içe gerçek bir insanlık sanatı meydana getirmektedir.”
Kaçamayacağınızı anladığınız gerçekler karşısında sarıldığınız bayrak bu,teslimiyet bayrağı. Damarlarınızı umut zehrinden arındırmışsanız, o bayrağın altında az da olsa teselli bulabiliyorsunuz.