müthiş tespitler
Şiddet; ezen, sömüren, ötekileri kişi saymayanlarca başlatılır; yoksa ezilen, sömürülen, kişi sayılmayanlarca değil. Antipatiyi başlatanlar, sevilmeyenler değildir, sadece kendilerini sevdikleri için aslında sevmeyi beceremeyenlerdir. Terörü başlatan; çaresizler, teröre maruz kalanlar değil, iktidarları sayesinde "hayatın reddedilmişleri"ni ortaya çıkaran somut durumu yaratan tedhişçilerdir. Despotizmi başlatan, zulmedilenler değildir, zalimlerdir. Nefreti başlatan, horlananlar değil, horlayanlardır. İnsanı olumsuzlayan, kendilerine insan olma hakkı tanınmayanlar değil, onlardan insanlığı esirgeyenlerdir (bunlar böylece kendi insanlıklarını da olumsuzlamış olurlar). Güçlünün egemenliği altında zayıf düşürülmüş olanlar değil, onları güçsüz kılmış güçlülerdir zor kullanan.
Sayfa 74 - Ayrıntı Yayınları
Sevgi üzerine müthiş tespitler.
Karaçamlar, demişti, hiç dökülmeyen iğne yaprakları değil sevgiyi kıskanırlar. Aynı şey insanlar arasında da yaşanmaz mı? Kabil, Habil'i neden öldürdü sanıyorsunuz? Çünkü onun daha çok sevildiğini sanıyordu. Peki Yusuf'un Kardeşleri onu neden kuyuya attılar? Çünkü babaları onu çok sevdiğinden uzun kollu bir gömlek armağan etmişti ve aynı gömlek sonra kumların arasında kanlanmış olarak bulunmuştu.
Reklam
Günümüzü anlatan harika tespitler.
Normal şeylerin sıkıcı bulunduğu bir devre denk geldik sanırım . Müthiş bir oburluk çağı. Yeni insanın nefsi doymuyor. Sıradanı tükettik. Mutluluk dediğimiz şey sadece anlık. Lunapark treni gibi hızla çıkıp hızla inilen bir yer mutluluk …
Muthis tespitler
Aşk = Boyun eğme. Başkalarının her isteğini yerine getirdiğinizde benliğinizi kaybetmiş olursunuz. Bağlanma fo­bisi olanlar bu anlamda gerçekten yaşamlarını kurtarmak için kaçarlar. Yeteri kadar uzaklaştıktan sonra durup soluklandık­ larında, özgür ama yalnız olduklarını fark ederler. Korkuları kaçıp kurtulmakla yatışır ama bu defa içlerine korkunun rakibi olan yakınlaşma arzusu yerleşmeye başlar
Tespitler müthiş
İslamlığın ilk parlak dönemlerindr geçmişin ürünü olan sakat adetler bir süre için kendini göstermeye ve etkide bulunmaya gücü yetmemişse de, biraz sonra İslam gerçeklerine sarılmaktan, İslamiyet hareketlerine uygun hareket etmekten çok, geçmişin kalıntılarından olan adet ve inançları dine karıştırmaya başlamışlardır.
20 Mart 1923'de Konya'da gençlerle yaptığı söyleşiden
Turgut Cansever aynı kitabında mimarlık konusunda da çok ilginç bir noktaya dikkat çekiyor: Le Corbusier Balkanlardaki Osmanlı şehirlerini, Trakya'yı, İstanbul'u geziyor. Buradan hareket ederek, müthiş hayranlıklarla aldığı ölçüler, yaptığı tespitler Le Corbusier'nin mimarisinin temellerini oluşturuyor. Aynı tarihte biz, o şehirleri harita mühendislerinin şehir planı üzerine cetvelle çizdikleri yolları inşa etmek için yıkıyorduk. Bütün dünyada şehir planlarına şehir planı” denirken Türkiyede “imar planı deniyor. Sanki daha evvel mamur değilmiş de (2) sonra mamur olacakmış gibi.“ Le Courbusier'nin Batıda mimari modernizmin simge isimlerin biri olduğu su götürmez bir gerçek. Ama modernleşme okuryazarlığımız Cumhuriyet'in Osmanlı'dan devraldığı şehirlere onun baktığı gibi bakamamıştır.
Reklam
22 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.