_İnsanIar, kuşIar gibi uçmayı, baIıkIar gibi yüzmeyi öğrenmişIer ama insan gibi yaşamayı öğrenememişIer. _Görmek isteyenler için ışık, istemeyenler için karanlık vardır. _Hiçbir şeyi kendisi kadar sevmeyen insan, sevdiği varlıkla, kendi kendisiyle baş başa kalmaktan çok hiçbir şeyden korkmaz. Her şeyi kendi için arar ama en çok kendinden kaçar.
_Oturarak başarıya ulaşan tek yaratık bir tavuktur. _Seksten daha ilginç bir şey keşfetmiş kişiye entelektüel denir. _Eğer doğru kullanırsan sözcükler X ışınları gibi her şeyi delip geçebilirler. _Dertlerini gözyaşlarında boğmak isteyenlere, dertlerin yüzme bildiğini söyle. _Dertten kim öImüş sanki bırak her şey dağınık kaIsın.
Reklam
_Tüm özü düşünmekten başka bir şey olmayan ve var olmak için herhangi bir yere gereksinimi bulunmayan, herhangi maddesel bir şeye bağımlı olamayan bir töz olduğumu anladım. _Tanrı ben olsaydım tanrının varlığına inanabilirdim. _Zihinde hiçbir şey yoktur ki daha önce duyularda olmuş olmasın. _Yanılmış olabilirim, altın ve elmas diye aldığım
Deniz savaşındaki başarısızlıktan cesaret alan imparator, padişaha elçi gönderip eskisi gibi haraç ödeme ve başka kolaylıklar önererek barış yapma ve şehri kurtarma umuduna kapıldı. O, barış için başından beri Osmanlı tarafında kuşatmaya karşı olanlardan, başlıca Çandarlı Halil'den cesaret almaktaydı (kuşatma sırasında Osmanlı tarafından imparatora mektuplar gidip geldiği biliniyor). Bu barış saldırısı, Halil Paşa ve yandaşları tarafından destekleniyordu. İdris-i Bitlisi, Farsça ağır bir inşa diliyle yazdığı Heşt Bihişt adlı büyük Osmanlı tarihinde, deniz savaşındaki başarısızlık üzerine imparatorun barış için elçi gönderdiğini ve Osmanlı karargahında barış yandaşlarıyla kuşatmaya devam için sultanı destekleyenler arasındaki anlaşmazlığı açık biçimde belirtmektedir. [...] Bozgun ruhu üzerine sultan bütün vezirleri ve kumandanları büyük bir meşveret meclisinde topladı. Bu mecliste Çandarlı ve taraftarları, son bir saldırı yapalım, sonuç alınmazsa çekilelim, diye yine karşı çıktılar.
_Muhteşem bir şey, bir yerlerde keşfedilmeyi bekliyor. _Kozmos’un keşfi, kendi kendimizin keşif yolculuğudur. _Hayal gücü bizleri çoğu zaman bilinmedik diyarlara götürür ve o olmadan hiçbir yere ulaşamayız. Kuşku da bize, düş ürünüyle gerçek arasındaki farkı bulmamızı ve varsayımlarımızı sınamamızı sağlayan yolu açar. Bütün o buluşlarla keşifler,
Metodolojik Doğacılık ve Felsefi Doğacılık
Bölümün sonundaki başlık, bilimin kurallarıyla felsefi bakış arasındaki farklılık -metodolojik doğacılık ile felsefi doğacılık arasındaki fark- sorununa eğilecek. Tartışmakta olduğumuz bilimsel kural, açıklamaların madde, enerji ya da bunların karşılıklı ilişkileri gibi maddesel nedenlere dayanması koşuluyla geçerlidir; bu, metodolojik doğacılık olarak bilinir. Metodolojik doğacılığın ötesine geçerek, evrende madde ve enerji dışında bir şey yoktur dersek -yani Tanrı yoktur ya da genel olarak doğaüstü varlıklar- bu durumda felsefi doğacılığın alanına girmiş oluruz. Doğacılığı bir felsefe olarak benimsemeyip yalnızca metodolojik olarak kabul etmek mümkün olduğu için, bu ikisi mantıksal olarak ayırt edilebilir. Teist olan bilim insanları bu ayrımın somut örnekleridir: bir bilim insanı Tanrı'ya inansa ve onun doğaya müdahale edebileceğini düşünse bile, bilimsel çalışmalarında doğal görüngüleri doğal nedenlerle açıklamak durumundadır.
Sayfa 101
Reklam
Kanadalı araştırmacı Lionel Tiger The Biology of Hope [Umudun Biyolojisi] başlıklı dayanılmaz pespayelikteki ça­lışmasında, ülkesinin umut ideolojisini bilimsel bir temele oturtmaya can atarken, kafası ziyadesiyle, uyuşturulmuş maymunlarla, ruh halini değiştiren kimyasallarla ve ölen çocuklarının yasını tutan ebeveynlerin dışkısında rastlanan kimyasal değişimlerle meşguldür. Dediğine bakılırsa, neşeli­liğin fizyolojik temeli keşfedilebilseydi, politik hoşnutsuzluk ortadan kaldırılabilir ve bütün yurttaşların mütemadiyen mutluluktan mest olması sağlanabilirdi. Umut siyaseten kullanışlı bir uyarıcıdır. Tiger'a göre, "iyimserliği çoğaltmak halen ortak bir insani yükümlülüktür''. Görünüşe göre, Stalin ve Mao da aşağı yukarı aynı fikirdeydi. Sözün kısası, durum bunun böyle olmadığını bas bas bağırsa bile her şeyin yolunda olduğunda ısrar etmek ahlaki vazifemizdir.
Sayfa 26 - Ayrıntı Yayınları, 2016.Kitabı okudu
Evrim teorisi, gerçekten de Allah inancının reddedilmesini gerektirecek bir iddiaya sahip mi? Bu sorunun kısa cevabı “Hayır, evrim teorisi Allah inancının reddedilmesini hiçbir şekilde gerektirmez” şeklindedir. Bu konuyla ilgili yanılgıların en önemli sebeplerinden birisi “süreç ile yaratma”nın anlaşılmamasıdır (bu konu bir sonraki başlıkta ele alınacaktır). Yanılgıların diğer önemli bir sebebi “boşlukların Tanrısı” (God of the gaps) yaklaşımı ile ilişkilidir. Modern dönemin bilimsel gelişmelerinin dine aykırı bir yönü olduğunun zannedilmesinde “boşlukların Tanrısı” yaklaşımının önemli bir yeri bulunmaktadır. Bu tip bir yaklaşımı ileri sürenler, teistlerin Allah’ın varlığı konusundaki dayanaklarının evren ve canlılar konusunda bilinmeyen hususlar olduğunu, bu bilinmeyen boşlukları Allah ile doldurduklarını, dolayısıyla boşluk kalmazsa Allah’a gerek kalmayacağını düşünmektedirler. Bu şekildeki bir bakış açısı ise artan bilimsel bilginin dine tehdit olduğunun zannedilmesi yanılgısına yol açmıştır. Gerçekten de bazı teistler, “Yıldızların ışığının nasıl üretildiğini bilmiyoruz, demek ki Allah yıldızları yapmış” veya “Bak kalbin nasıl attığını bilmiyoruz, demek ki Allah kalbi yapmış” gibi yaklaşımlar ifade etmişlerdir. Fakat günümüzün teist felsefecilerinin ve ilahiyatçılarının hemen hiçbiri “boşlukların Tanrısı” yaklaşımlarını benimsememekte, evren ve canlılar hakkında artan bilimsel bilgiyi Allah’ın kudretini anlamak için bir aracı olarak görmekte, cehaletten medet ummamakta; yıldızlar, kalp ve diğer hususlarda bilginin artmasını mutlulukla karşılamaktadırlar.
Silahlı Mukavemet assas biçimde hazırlanan ikinci Sovyet müdahalesi birin­cisinden daha etkin oldu. Olayın çözümü BM Özel Komisyo­nu raporundan şu şekilde özetlenebilir: 3 Kasım saat 03:00'te Budapeşte'yi kuşatan Sovyet tankla­rı Soroksar Caddesi'nde, ağır sanayinin merkezi Csepel Ada­sı'nı ikiye bölerek Tuna'nın sol
114 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.