Evet, Diyanet bir projedir. Camiler birer projedir. Minberler halkı dinle uyutmak ve sistemi din adına meşrulaştırma araçlarıdır. Şu bir gerçektir ki bugün tevhide davet edilen toplum, tehvid davetine şiddetle karşı çıkmaktadır. Temel gerekçeleri de şudur: "Bunca yıldır camiye gidiyorum, hocadan bu sözleri hiç duymadım." İnsanın yaratılış gayesi ve batıl rejimlerin korkusu olan tevhidi öyle ustalıkla gizlemişler ki toplum tevhidi din dışı sapkın bir cereyan zannetmektedir. Diyanet'in varlığı dahi toplum ile tevhid daveti arasında duvarlar oluşturmaktadır. Batıl ehli vazifesini yapıyor. Allah'a karşı haddini aşarak "Dine karşı din" projesiyle, insanları Allah'ın yolundan alıkoyuyor.
İnce ve güzel bir kitap. Şunu belirtiyim Tevhidi anlatmıyor, Tevhîd daveti nasıl olmalı onu anlatıyor. Ve yazar gerçekten örneklerle İslam daveti nasıl olmalı, nasıl ve nerden başlanmalı güzel açıklamış. Tavsiye ederim.
İslam dini söylemden ziyade pratiğe önem veren bir dindir.Kur’an-ı Kerim baştan sona incelenecek olursa görülecektir ki:Allah subhanehu ve teâlâ imanı zikrettiği ayetlerde,müminlere seslendiği ayetlerde imanla beraber ameli de zikretmiştir.İtikad esaslarında vahyi esas alan ehli sünnet,amelin imandan olduğunu vurgulamıştır.Kur’an,iman ettiğini iddia edip,amelden yüz çevirenleri münafıklar olarak vasfetmiş ve imanlarını yalanlamıştır.
Kur’an-ı Kerim’de iman lafzı her zaman fiil kalıbıyla kullanılmıştır.Fiil:İş,oluş,eylem bildiren kelimelerdir.Söylemde kabul edilen Kelime-i Tevhid pratik olarak eyleme dönüşürse sahibine fayda verecektir.Yoksa Kur’an nassıyla yalanlanmış olacaktır.
“(Bazı insanlar)’Allah’a Rasûlü’ne iman ettik ve itaat ettik’ derler.Sonra onlardan bir grup (bu sözlerinden) ardından yüz çevirir.Bunlar müminler değildir.” 24/Nur,47