Tevhid ; Her hangi bir grubun veya örgütün  inancı değildir.. Bütün peygamberlerin ortak daveti , müslümanın Allah'a has inancıdır.
Varaka b. Nevfel bu daveti ilk duyduğu anda "Seni yurdundan çıkaracakları gün keşke seninle birlikte olsaydım.", "Senin getirdiğini kim getirmişse mutlaka ona düşmanlık gösterilmiştir." cümlelerini sarfederek bu davetin zorluklarla ve musibetlerle karşılaşacağını Rasûl'e nasihat etmedi mi? Bugün de durum farklı mı kardeşim?
Reklam
96 syf.
8/10 puan verdi
·
33 saatte okudu
Martılar üzerinden benim gibisini düşünen oldu mu bilmiyorum ama aklima daveti çok yanlış anlaşılmış peygamberler (misal hz. Isa) ve öncü alim insanlar geldi. Diğer martilardan ayrilarak yalniz bir ve tek olan Allah'a iman edip, kapitalist dünyanın modern koleliginden yuz çevirmiş bir martının kendini ve Islami bulmasıyla gozlerinin gerçekten gördüğü, kulaklarının gerçekten işitmeye başladığı anı epey guzel anlatmış. Tabi şeyh uçmaz murid uçurur misali, bu martıya da arkalarindan gelenler farklı bir konum atfetmisler. Tıpkı Abdulkadir Geylani'nin muvahhid bir muslumanken, bırak öyle şeyhin önünde gassalin önündeki mevt gibi durun dusturunu, bunlara karşı çıkan biriyken ondan sonra insanların onu bu kaliba sokmasi gibi trajik bir öykü bu martininki de. Kitabi okuyanlar bu hanim ne diyor deseler de ben kitabı hep bu açıdan okudum. Konusu tabiki Islam ve Tevhid değil. Ama napayim tevhidi bilince her olayı tevhide benzetmeden duramıyorum. Fahrenheit 451'de de aynısını hissettiydim ama yazmadiydim. Bunda yazdim rahatladim :)
Martı Jonathan Livingston
Martı Jonathan LivingstonRichard Bach · Epsilon Yayınları · 201167,8bin okunma
Yıllık kâr marjı 1 Milyar TL'nin üzerinde olan 40 yıllık şirket, şahsımın ofiste yaptığı İslami tebliğ ve davet çalışmasını sorun olarak görüp, yönetim kurulu toplantısında bu konuyu konuşuyor. Lavaboya su masrafını azaltmak amacıyla büyükçe "İsraf Haramdır" yazacak kadar müslüman, özünde münafık koca bir şirket. Futbol, yalan, gıybet, küfür ve ne kadar bilumum faydasız ve ahlaksız muhabbet varsa bunlara sorun yok. Fıska, fücura, küfre ve hayasız ne kadar iş varsa o işe davet edenlerin hiçbirine sorun yok. Ama sadece onların da inandıkları Allah'ın kitabından ayet okuyan ve Rasûlünün (s.a.v) sünnetine davet eden birisi ise sorun teşkil edip, toplantı konusu oluyor. Nerde ve ne zaman bir yerde Tevhid daveti var olmasın ki, şeytan ve havarileri de orada bulunmamış olsun. Her zaman ve her mekanda önceliği Tevhid olanları Allah'ın izniyle hiçbir şey Tevhidi anlatmaktan, iyiliği emretmekten ve kötülüğü nehyetmekten alıkoymayacaktır. “Allah bize yeter, O ne güzel vekildir.” (3/Âl-i İmran, 173)
170 syf.
8/10 puan verdi
·
Beğendi
İmandan önce zengin bir hayatın içinden gelen ve öldüğünde saracak kefeni bile olmayan sevdalı sahabe o Allah’a ve Resul’üne sevdalandı ve dünyalıklardan yüz çevirdi Allah ondan razı olsun …
Tevhid Daveti ve Mus'ab Bin Umeyr
Tevhid Daveti ve Mus'ab Bin UmeyrAbdulaziz Cumhur · Mektup Yayınları · 198313 okunma
Bakara Suresi
ÂYETLERİN ÖNCEKİLERLE MÜNÂSEBETİ Yüce Allah önceki âyetlerde peygamberlerin birbirlerine olan üstünlüğünü anlattı ve onlardan sonra gelen insanların ihtilafa düştüklerini, din sebebiyle çekişip savaştıklarını açıkladı. Bu âyetlerde ise, peygamber­ler arasındaki üstünlük farklarının onlara tabi olanlar arasında mücadele, düşmanlık ve çekişmeyi gerektirmediğini vurgulamaktadır. Çünkü peygam­berler, her ne kadar fazilet bakımından birbirlerinden farklı iseler de, hepsi aynı daveti yani tevhid davetini yapmışlardır. Onların risaleti bir, dinleri birdir. Sonra dinde zorlama yoktur. Çünkü hakkın ziyası doğmuş, nuru par­lamıştır. ... ÂYETLERİN NÜZÛL SEBEBİ Ensâr'dan bir adamın iki oğlu vardı. Bunlar Resûlullah (s.a.v.) pey­gamber olarak gönderilmeden önce Hıristiyan olmuşlardı. Daha sonra, zey­tinyağı ticareti yapan bir grupla Medine'ye geldiler. Babaları yakalarına yapışarak: "Müslüman olmadıkça sizi bırakmam" dedi. Bunun üzerine: "Dinde zorlama yoktur. Hak ile bâtıl birbirinden ayrılmıştır" mealindeki âyet nazil oldu.l
Geri114
147 öğeden 141 ile 147 arasındakiler gösteriliyor.