Ve ezanın faidesi, yalnız bir köy ahalisini namaza davet değil, belki kâinat sarayında mevcudata karşı umum mahlukat namına bir ilân-ı Tevhid olduğunu beyan eder.
Mekke nin yakışıklı gençlerin den
Musab B. Umeyr
Köşe başından çıkınca tüm kızların hayranlıkla baktığı Musab
Ailesinin servetini elinin tersi ile iten Musab
Muallim Musab
Peygambere benzeyen Musab
Şehit edildiğinde kefeni olmayan Musab
Her ikinizin Hâlıkınız bir, Mâlikiniz bir, Mabudunuz bir, Râzıkınız bir.. bir bir, bine kadar bir bir. Hem Peygamberiniz bir, dininiz bir, kıbleniz bir.. bir bir, yüze kadar bir bir. Sonra köyünüz bir, devletiniz bir, memleketiniz bir.. ona kadar bir bir. Bu kadar bir birler vahdet ve tevhidi, vifak ve ittifakı, muhabbet ve uhuvveti iktiza ettiği ve kâinatı ve küreleri birbirine bağlayacak manevî zincirler bulundukları halde; şikak ve nifaka, kin ve adavete sebebiyet veren örümcek ağı gibi ehemmiyetsiz ve sebatsız şeyleri tercih edip mü'mine karşı hakikî adavet etmek ve kin bağlamak; ne kadar o rabıta-i vahdete bir hürmetsizlik ve o esbab-ı muhabbete karşı bir istihfaf ve o münasebat-ı uhuvvete karşı ne derece bir zulüm ve i'tisaf olduğunu; kalbin ölmemiş ise, aklın sönmemiş ise anlarsın!
Modernleşmenın getırdıği parçalanmalardan birisi de her ortama göre kimlık/kişilik değıştiren bukalemun kişilikler. Bukalemun kışiliklere buründüğü nispette, insan teki guvenilir, bel bağlanır, omzuna yaslanılır, özü sözü bir, sözünün eri, tutarlı ve bütünlüklü bir varlık olmaktan uzaklaşıyor.
İnançtaki bağlılığın güveni tesis edememesi bugün büyük trajedimiz. Alemdeki parçalanmışlık, kesret, her zaman için bir yozlaşmayı ima eder, inancımızdaki bu parçalanmışlık da ruhumuzu yozlaştırıyor. Güvendeki azalma, sahici maneviyattaki, tevhid idrakindeki bir azalmayla atbaşı gidiyor. Peygamber Efendimiz el-Emin olarak bilinirdi. Kur'an-ı Kerim'in pek çok ayeti, tartıda hile yapmamanın önemini vurgular. İnsanları emin olmaya, söylediği sözü kasteden ve o sözün arkasında durabilen kişi olmaya davet eder. Güven de temelde budur; ben söylediğimi yapacağım, senden de söylediğini yapmanı bekleyeceğim. Karşılıklı güven aslında, karşılıklı el-Emin olmaya bir davet ediştir.
Kemal Sayar
- " (...) Onlar, (Ehl-i sünnet âlimleri) bir meselede paldır-küldür “İçtihad” (!) etmeye yeltenmezler. Kendilerine takdim edilen herhangi bir müşkül meselenin “çözümüne dair” içtihad etmeden önce (Ehl-i sünnet âlimlerinin) nasıl hareket ettiklerine ve ne yaptıklarına misâl olması bakımından İmam-ı Azam Ebu Hanife Hazretlerine aid olan bir