Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Programlı Çalışmak Başarı, yetenek, teknik donanım ve programlı çalışmanın ürünüdür. Yapılan birçok araştırma göstermiştir ki günlük iki saat programlı ve istikrarlı bir çalışma, programsız ve dağınık yapılan yoğun çalışmalardan daha verimli ve başarılı neticeler ortaya çıkarmıştır. ...
"Allah'ım! Acziyet ve tembellikten, korkaklık ve yaşlılıktan, kabir azabından, hayatın ve ölümün fitnesinden sana sığınırım."  Başarıya talip olan kardeşimiz böylesi umumi dualarla dilini ıslak tuttuğu gibi, yöneldiği hususi alanla ilgili Rabbinden başarı talep etmeyi ihmal etmemelidir. (S.A.V.)
Reklam
Başarı, Allah'tandır! Müminin arzuladığı tüm dünyevi nimetler gibi başarı nimeti de Allah'tandır. Onu elde etmenin en önemli sebebi, gönülden ve yalvararak Allah'a dua etmektir. Allah Rasûlü sallallahu aleyhi ve sellem, Ali'ye radıyallahu anh şu duayı öğretmişti: اللهم اهدني وسددني "Allah'ım beni hidayet et ve (her işimde) isabet ve başarı ihsan eyle!"  ...
"Her ikisinde de hayır olmakla (birlikte) kuvvetli mümin, zayıf müminden daha hayırlı ve Allah'a daha sevimlidir. Sana faydalı olan şey hususunda hırslı/istekli ol, Allah'tan yardım iste ve acziyete düşme. Başına (istemediğin) bir şey gelirse de (sakın) 'Şöyle şöyle yapmış olsaydım, böyle böyle olurdu.' deme. Fakat şöyle de: 'Allah'ın kaderi ve Allah dilediğini yaptı. Çünkü, 'şayet/keşke' şeytana kapı aralar."  (S.A.V) ...
"Müminin, nefis ve şeytanın ayartmalarına, dünyanın oyalayıcı ve aldatıcılığına rağmen; Allah'a ve Rasûlü'ne itaat edip, nefis mücadelesini kazanmasına 'fevz'/başarı denmiştir." (33/Ahzab, 71)
"Sonra kitabı kullarımızdan seçtiklerimize miras kıldık. Onlardan kimi nefsine zulmeder, kimisi orta yolludur. Kimisi de Allah'ın izniyle hayırlarda yarışıp öne geçer. Bu, büyük lütuf ve ihsanın ta kendisidir."  (Fatır Süresi 32/35)
Reklam
"Andolsun ki, cinlerin ve insanların birçoğunu cehennem için yaratmışızdır. Onların kalpleri vardır, onunla anlamazlar; gözleri vardır, onunla görmezler, kulakları vardır, onunla işitmezler. Bunlar hayvanlar gibidir, hatta daha sapkındırlar. Bunlar gafillerin ta kendileridir."  (7/Â'raf suresi 179)
Sen kişilere değil, Kitap ve Sünnet'e uymakla yükümlüsün ey Allah'ın kulu! Kişilerin sözleri, Kitap ve Sünnet ile değerlendirilir. Uygun olursa kabul edilir, uygun olmazsa duvara çarpılır ve bakılmaz. Özellikle tevhid ve Allah'a şirk koşmak ile ilgili konularda...
İşte sana örnek Filistin, Afganistan, Irak, Asya, Latin Amerika ve Afrika... Bu memleketleri sömüren, gelirlerini yiyen, servetlerini yağmalayan, çocuklarını öldüren, ırz ve namuslarına el uzatanlar kimlerdir? Tüm bunlar, onların suratlarına çarpılacak en iyi örneklerdendir. Amerika, İngiltere, Fransa gibi sömürgeci demokratik devletlerin utanmaz bir şekilde demokratik değerlerden, insan haklarından bahsederek laf ebeliği yapmaları ne kadar komik ve tiksindirici bir şeydir. Bu sözde değerlerden bahsederlerken, insanî ve ahlaki değerleri ayaklar altına alanlar bunlar değil midir?
Demokrasi, içi boş bir yalandır. Demokrasinin içi, iktidarı elinde bulunduran güçler tarafından kendi arzularınca doldurulmaktadır. Demokrasi, yönetimi elinde bulunduran egemenlerin keyfî arzularından başka hiçbir şey değildir.
Reklam
Demokrasilerde İdarecilerin Parlamento Önünde Sorumlu Oldukları Yalandır!
Özellikle içinde yaşadığımız Türkiye'de parlamento karşısında bugüne kadar sorumlu olup hesap veren bir milletvekilinin varlığına şahit olmak neredeyse mümkün değildir. Diğer taraftan parlamenterler oldukça güçlü bir dokunulmazlığa sahiptirler. Bu dokunulmazlık zırhı içinde idareciler her türlü suçu göz göre göre işlerler. Halkın malını ve mümkünü sorgusuz sualsiz harcarlar. Ya da kendilerine destek veren sermaye sahiplerine ve medya patronlarına peşkeş çekerler. Birçok suç dosyaları olmasına rağmen hiçbir kurul onlara hesap soramaz. Tabii ki bu suç dosyaları içinde demokrasiye ihanet yok ise...
Kimin elinde güç varsa...
Zira böyle memleketlerde asıl olarak güç, sermaye sahiplerinin elindedir. Her seçim döneminde partiler bu sermaye sahiplerine ve medya patronlarına yakın olmak zorundadırlar. Özellikle medya gücünü arkasına alamayan bir partinin seçim kazanması, pek mümkün görünmemektedir. Zira halkı yönlendiren bu noktada medya olmaktadır.
Müslüman bir kimsenin eşya hakkında iyi ya da kötü, doğru ya da yanlış şeklinde bir hüküm vermesi için tek bir ölçü vardır ki o da Kur'an ve Sünnet'tir.
İslam ümmetinin vazifesi, yeryüzünde var olan tağutları itikadi anlamda reddetmek, ameli anlamda onlardan uzak durmak ve onlara başkaldırıp yeryüzünden izale edilmeleri için çaba göstermektir.
36 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.