Biz bu ana, Nuru Muhammed diyoruz.
--> Sen başka bir şey de diyebilirsin. Ancak bu, nurun başlangıcına engel olmadı. Sonunda her yanı kaplamasına da engel olamayacak.<--
Muhabbet, insanın kendisini araması değil eksiğini tamamlamasıdır. Eksiklerimizi bilebilmemiz için kelimelerin varlığı bir zorunluluktur. Algımız ne kadar yüksek, anlayışımız ne kadar yeterli olursa olsun; hayatımızda hayatın ne kadar geçerli olduğu noktasında kullanacağımız bütün kelimelerin bir katma değeri olduğu da açıktır.
Vergisi konuşmaktır muhabbetin. Özü ancak kelimelerle anlaşılır. Kelimeleri doğru seçmeyince, söylenen ne varsa havada asılı kalır. Havada asılı kalanların bir gün yere düşeceği zannıyla bekleyenler, toprağa attıkları yanlış tohumla yaz gününde güz meyvesi beklemekteler.
Güz meyvesi bekleyenler kışın gelmesiyle soğukta aç kalırlar. Bugün dünyanın yaşadığı hal de tam olarak budur. Sadece kelimelerin değil insanların anlamını yitirip, kelimeleri de kullanmayı beceremediği bir dünya döngüsünde; mağaralarda resim çizerek başlayan iletişim kurdukları iddia edilen insanlardan daha beter durumdayız. Duvara çizdiği bir resimde yüzlerce şeyi anlatıp toplumları bir yerden bir yere götüren ilkel dediğimiz insanlardan daha ilkeliz şimdi.