Nereden başlasam tam olarak bilmiyorum.
Bu puslu kitap adeta kafanızı yerinden uçuruyor!
Olaylar silsilesinde tarih algınızı unutup hayatın gerçeklerinde paten kayıyorsunuz... Fakat buzun üzeri kan ile kaplı...
Okumaya, kafanızdaki birçok soru işaretiyle başlıyorsunuz. Kitap ilerledikçe karakterleri benimsiyor ve olaylar puzzle parçaları gibi zihninizde birleşiyor.
Menteş'in kendine özgü ''dil sanatı'' sizi içine çekiyor. Aynı zamanda önemli hayat dersleri de veriyor:
İnsanların aslında iki yüzlü bile olmadığını; ikiden fazla yüzü olduğunu,
gerçekliğin her insan için farklı şekillendiğini,
sevdiklerine, dost bildiğine bile güvenemeyeceğini
hatta o sevdiğiniz kişiyi gerçekten sevip sevmediğinizden bile emin olamayacağınızı
yani şu hayatta kendinize bile güvenmenin hayli zor olduğunu yüzünüze çarpıyor.
Karakterler ve olaylar size ters köşe yapıyor, sağ gösterip sol vuruyor.
Beni en çok etkileyen noktalardan biri (spoiler vermemek için isim vermeyeceğim) kitapta geçen bir psikolojik rahatsızlığın karakterin diliyle inanılmaz iç içe geçmiş ve tasvir edilmiş olmasıydı.
Özetle ''Korkma Ben Varım'' sizi süratle giden bir arabada yolculuk ettirecek. Kitaba kendinizi kaptırdığınızda frene basmak hayli zor. Bu yolculuğa çıkmanızı öneriyorum.