İnsanoğlu özü itibari ile bencildir. Buna diyecek bir şey yok doğrusu... Sanatçılar ve yazarlar ise ruhundaki bencilliği en aza indirmiş kesimdir, yoksa nasıl olur da başkasının acısını duyabilir? İşte tam burada aklıma Zweig geliyor, kimi zaman bir kadının ruh halini, kimi zaman hayatında heyecan duygusu kalmayan bir adamın durumunu, bazen de sonsuz bir mahkumiyeti cok güzel bir şekilde yansıtıyor, evet bunu çok iyi yapıyor, ve oldukça da akıcı bir dil ile...Taki bu acılar ve özlemleri kendi işine geldiği gibi açıklamaya başladığı anda başkasına karşı saygıyı kaybettiğini addedebiliriz. İstanbul'un fethini acik bırakılmış bir kapıya dayandırmasını umursamıyorum bile, elbette müslüman olmayan birisi olarak bunu böyle görebilir, sıkıntı şu; sen Zweig insanların basit bir ruh halini çok büyük bir olay gibi anlatabilen yazar, nasıl olur da yerlilerin, kendi halindeki halkların katledilmesini görmezden gelirsin de sahtekar, katil bir İspanyolun bir okyanusu, bir sahiplenmesini ki oldukça saçma , dev aynasında görürsün, sana olan saygımı kaybettin...