2020'nin ilk kitabı dün bitti. Daha önce okuduğum Livaneli kitaplarından biraz farklıydı. Bu sefer yazar kişileri, ruh hallerini ve ortamı daha derinlemesine inceleyip anlatıyor. Bunu sevdim fakat ben her zamanki gibi daha çarpıcı bir hikaye bekliyordum. Sonunda ne olacak acaba diye merakla okumama rağmen beni alıp Sultanahmet'e (Old City'e) götürse de hep bir eksiklik hissettim. Bu kitabın kötü olduğu anlamına gelmez. Sadece benim beklentilerimi karşılamadı. Bir turizmci olarak otelciliğin bazı bilinmeyen yönlerinin de yansıtılması hoşuma gitti. Zehra'nın kendini kaybetmesi, Emre'nin öldürme planları, çarpık kentleşme, Theodora hepsinin ayrı bir hikayesi vardı. Toprağın hikayesi.
"Dünya tek ülke olsaydı başkenti Konstantiniyye olurdu." - Napoleon Bonaparte