Muazzam
I'm Nobody! Who are you? Are you – Nobody – too? Then there's a pair of us! Don't tell! they'd advertise – you know! How dreary – to be – Somebody! How public – like a Frog – To tell one's name – the livelong June – To an admiring Bog! Ben Hiç Kimseyim! Ya siz kimsiniz? Siz - de mi - Hiç Kimsesiniz? Demek bir çift var bizden! Söylemeyin! duyururlar - bilirsiniz! Nasıl da sıkıcıdır - Birisi - olmak! Nasıl da göz önünde - tıpkı bir Kurbağa - Adını söylemek - Haziran boyu - Hayran bir Bataklığa!
╔══════════•⋆°⋆☆⋆°⋆•══════════╗ İster kadın ister erkek tüm tanıdıklarınıza, onların dost­luğundan ara sıra vazgeçebileceğinizi bildirmeniz tavsiye olu­nur. Bu durum arkadaşlığınızı sağlamlaştıracaktır. Hatta bazı insanlara davranışlarınızda ara sıra biraz horgörü karıştırma­nın hiçbir zararı olmaz; arkadaşlığınıza daha fazla değer ve­ rirler...
Sayfa 187 - Altın Kitaplar Yayınevi 1. BasımKitabı okudu
Reklam
İnsanlar bunaldıkları zaman doğal bir tepki olarak pasifliğin çeşitli biçimlerine sığınırlar. Eğer yaşamımızda yeterince deneme yapmazsak, hareketlerimizi kı­sıtlarsak, sanki denetim altındaymışız yanılsamasına kapılabili­riz. Ne kadar az girişimde bulunursak, başarısız olma şansımız o kadar azalır. Kaderimizden, yaşamımızda olup bitenden sorum­lu olmadığımıza kendimizi inandırırsak, güçsüzlüğümüzü hoş­ görüyle karşılarız. A natural response when people feel overwhelmed is to retreat into various forms of passivity. If we don’t try too much in life, if we limit our circle of action, we can give ourselves the illusion of control. The less we attempt, the less chances of failure. If we can make it look like we are not really responsible for our fate, for what happens to us in life, then our apparent powerlessness is more palatable.
Sayfa 32 - Altın Kitaplar Yayınevi 5. BasımKitabı okudu
İstediğiniz hayatı yaratmak korkutucu olabilir. Ama ne daha korkutucudur, biliyor musunuz? 𝑷𝒊𝒔̧𝒎𝒂𝒏𝒍𝜾𝒌. Bir gün son nefesimizi vereceğiz ve o zaman başkalarının fikirlerinin veya korkularımızın hiçbir önemi olmayacak. Creating the life you want can be scary. But you know what's scarier? 𝑹𝒆𝒈𝒓𝒆𝒕. One day we'll take our last breath, and then the opinions of others or our fears won't matter.
Sayfa 156 - Parola Yayınları 8.BaskıKitabı okudu
Friedrich Nietzsche
Friedrich Nietzsche
: "Herhangi yeni bir şeyi (bir insan, bir olgu, bir kitap) gerçekten tanımak isteyen kişi, onu mümkün olan bütün sevgisiyle aklında tutmalı; zararlı, itici, sahte bulduğu her şeyi zihninden uzaklaştırmalıdır. Örneğin giriş bölümünü çok uzun tutan bir yazarın, adeta yarış izler gibi, kalbi arzuyla çar­parak hedefine ulaşmasına izin vermelidir. Bu süreçte kişi, onu hareket ettirecek kadar yeni olan şeyin yüreğine girer. Onu ta­nımak işte tam böyle bir şeydir. Eğer kişi bu kadar ileri giderse mantık daha sonra çekinceleri ortaya çıkarır; aşırı değer verme, kritik sarkacın geçici olarak durdurulması, o nesnenin ruhunu dışarı çıkarmak için yem olarak kullanılan bir hiledir."
Friedrich Nietzsche
Friedrich Nietzsche
: "He who really wants to get to know something new (be it a person, an event, a book) does well to entertain it with all possible love and to avert his eyes quickly from everything in it he finds inimical, repellent, false, indeed to banish it from mind: so that, for example, he allows the author of a book the longest start and then, like one watching a race, desires with beating heart that he may reach his goal. For with this procedure one penetrates to the heart of the new thing, to the point that actually moves it: and precisely this is what is meant by getting to know it. If one has gone this far, reason can afterwards make its reservations; that over-estimation, that temporary suspension of the critical pendulum, was only an artifice for luring forth the soul of the thing."
Sayfa 246 - Altın Kitaplar Yayınevi 1. BasımKitabı okudu
"Çözüm: her eleştiriye beş iltifat"
Kadın beyni kendisini hayal kırık­lığından korumak için kötü senaryolar kurmaya eğilimlidir ve ardından da üzerinde fazla düşünmeden suçu erkek bey­nine atar. Sürekli eleştirinin beyne zararları vardır. Bir erkek partneri tarafından eleştirildiğinde beyni savunmaya geçer. RCZ'si erkeğe kendisinin eleştirildiği gibi olmadığını söyler ve erkek her türlü temastan kaçınmaya başlar. Bu durum aşa­ğıya doğru bir spiral gibi uzar ve sonunun bir çıkmaz sokak olduğu kesindir. Çiftin, iki tarafın da arzuladığı sevgi ve ilgi­den mahrum kalmasına sebep olur. The female brain tends to create bad scenarios to protect herself from disappointment, and then blames it on the male brain without giving it much thought. Constant criticism has harm to the brain. When a man is criticized by her partner, his brain becomes defensive. His RCZ tells the man that he is not what he is criticized for, and the man begins to avoid all contact. This situation extends like a downward spiral and is certain to end in a dead end. It causes the couple to be deprived of the love and attention that both parties desire.
Sayfa 154 - Say YayınlarıKitabı okudu
Reklam
Kendi Hizmetinizi Satmak:
Minaker, neyde iyi olduğunuzu bulun, neyi başkasından daha iyi yaptığınızı belirleyin, önerisinde bulunuyordu; ardından buna kimin ihtiyaç duyacağını ve ona en iyi şekilde nasıl ulaşacağınızı belirleyin. _____________________________________________ Minaker suggested finding out what you are good at, determining what you do better than someone else; then determine who will need it and how best to reach them.
Sayfa 28 - Nova Kitap 1.Baskı 2022Kitabı okudu
Şirketin mevcut varlıklarını (alacakları, nakit parası ve tahvilleri) alt alta toplamak, ardından tüm yükümlülüklerini çıkarmak. Bu, size şirketin net değerini veriyordu. Hisse fiyatına ancak bundan sonra bakılmalıydı. Eğer hisse değeri net varlıkların altındaysa satın almaya değerdi ve potansiyel olarak kârlı bir satın alma olabilirdi. Ancak eğer hisse değeri şirketin net değerinden daha yüksekse yatırım yapmaya değmezdi. __________________________________________ Adding together the company's current assets (receivables, cash, and bonds) and then subtracting all its liabilities. This gave you the net worth of the company. Only then should the share price be looked at. If the share value was below net assets, it was worth buying and could be a potentially profitable acquisition. However, if the share value was higher than the net worth of the company, it was not worth investing.
Sayfa 25 - Nova Kitap 1.Baskı 2022Kitabı okudu
Mutluluk kişinin değerlerini elde etmesinden kaynak­lanan bilinç durumudur. Eğer bir insan üretken işe de­ğer veriyorsa, onun mutluluğu, başarısının hayatına ne derece hizmet ettiğinin bir ölçüsüdür. Fakat eğer bir kişi bir sadist gibi yok etmeye veya bir mazoşist gibi kendi­ne işkence etmeye - veya bir mistik gibi mezardan son­raki hayata - veya bir yarış arabası sürücüsü gibi akıl­sız ''heyecanlara'' değer veriyorsa, kişinin sözde mutlu­luğu onun kendisini yok etmeye çalışmasındaki başarısı­nın bir ölçüsüdür. Tüm bu akılcı olmayan kişilerin duy­gusal durumlarının mutluluk olarak ve hatta zevk ola­rak değerlendirilmesinin uygun olmadığı da eklenmeli­dir: o sadece kronik dehşet durumundan elde edilen an­lık bir rahatlamadır. Happiness is the state of consciousness resulting from the achievement of one's values. If a person values productive work, his happiness is a measure of the extent to which his achievement serves his life. But if a person values self-destruction like a sadist, or self-torture like a masochist - or life after the grave like a mystic - or mindless "thrills" like a race car driver, then his so-called happiness is a measure of his success in trying to destroy himself. It should be added that the emotional states of all these irrational persons are not appropriate to be regarded as happiness or even as pleasure: it is only a momentary relief from a state of chronic terror.
Sayfa 37 - Plato Film Yayınları 4. Baskı Çevr. Nejdet KandemirKitabı okudu
Gülerken insanlara bak. Çok hesaplı gülerler. İçten kahkaha atmazlar, gülüşleri varlıklarının derinlerinden kopup gelmez. Önce sana bakarlar, sonra yargılarlar...ve ondan sonra gülerler. Ve belli bir oranda gülerler, senin tolerans göstereceğin kadar, tuhaf kaçmayacak kadar, kimsenin kıskanmayacağı kadar. Look at people laughing. They laugh very calculatedly. They don't laugh from within, their laughter doesn't come from the depths of their being. First they look at you, then they judge...and then they laugh. And they laugh in a certain proportion, enough for you to tolerate, enough not to be awkward, enough for no one to envy.
1,000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.