Yargıçlar, kilise görevlileri ve denetçilerin zorbalığı yoksullar arasında tabii bir şikayettir ama kabahat, güç sahibi olmadan önce muhtemelen diğer kimselerden daha kötü olmayan kimselerden değil, bu türden kurumların hepsinin doğasındadır. Bu kötülük belki de düzeltilemeyecek kadar ileri gitmiştir ama benim zihnimde, yoksulluk yasaları hiç olmasaydı çok ağır sıkıntı durumları biraz daha fazla olacak olsa bile sıradan halk arasındaki toplam mutluluğun şu andakinden çok daha büyük olacağına dair hiçbir şüphe yoktur.
Sayfa 64 - pinhan yayıncılıkKitabı okudu
Cinsiyetler arasındaki tutkunun, Kuzey Amerika Kızılderilileri arasında diğer herhangi bir insan ırkından daha az ateşli olduğu söylenir. Fakat bu ilgisizliğe rağmen bu halk arasındaki nüfus gayreti, onu destekleyecek imkanlardan her zaman fazla olmuş gözükmektedir.
Sayfa 41 - pinhan yayıncılıkKitabı okudu
Reklam
Birincisi, beslenme insanın var olabilmesi için zorunludur. İkincisi, cinsiyetler arasındaki tutku zorunludur ve gelecekte de neredeyse şimdikiyle aynı şekilde kalmayı sürdürecektir. İnsana dair herhangi bir bilgiye sahip olduğumuzdan beri bu iki yasa, doğamızın sabit yasaları kalmış gibi gözükmektedir ve şimdiye kadar onlarda herhangi bir değişiklik görmediğimizden, evrenin sistemini ilk düzenleyen ve yarattıklarının yararına hâlâ çeşitli işlemlerini sabit yasalara göre ifa eden o Varlığın mübrem bir güç eylemi olmaksızın bunların herhangi bir zamanda artık şu anda oldukları şey olmayacakları sonucuna varmaya hakkımız yoktur.
Klasik Ekonomi Teorisi
“Kapitalizmin ekonomik yaklaşımlarını şöylece özetlemek mümkündür:(1)Ekonomi tam istihdam durumunda denge halindedir.Bu dengeden sapmalar geçici olgular olarak ortaya çıkar.Ücretlerin piyasada belirlendiği bir ekonomide tam istihdamdan başka bir şey söz konusu olamaz.(2)Piyasada her aktör kendi çıkarını(tatminini) en üst düzeye çıkaracak şekilde
ARTAN NÜFUSU BESLEMEK İÇİN SÜRDÜRÜLEBİLİR TARIM Günümüzde dünya nüfusu, –doğum oranlarındaki hız kaybı ile bağlantılı olarak– azalan bir ivme ile de olsa artmaya devam ediyor. Yapılan araştırmalarda, 2050’li yıllara gelindiğinde Türkiye nüfusunun 95 milyonu aşacağı yönünde tahminler yer alıyor. İngiliz iktisatçı Robert Thomas Malthus’un da nüfus teorisinde vurguladığı üzere, dünya nüfusu yirmi beş yılda bir iki katına çıkarken (yani geometrik bir şekilde artarken); besin maddelerinin üretimi ancak aritmetik bir artış gösteriyor. Bu orantısız artışın mevcut doğal kaynaklar ile bu kaynakları kullanarak nüfusu beslemeye çalışan tarım sektörü üzerindeki baskıyı artırması bekleniyor. Söz konusu denkleme iklim değişikliği ile beraberinde getirdiği sıcaklık artışı ve yağış miktarındaki olası azalmalar da dahil edildiğinde ortaya çıkan senaryo pek de iç açıcı gözükmüyor.
Darwin iktisatçı Thomas Robert Malthus'un (1766-1834) meşhur eseri Nüfus İlkesi Üzerine Bir Deneme'yi okudu. Bu eserinde Malthus, insanların geometrik bir şekilde arttıklarını (yani 2, 4, 8, 16, 32, 64, 128, 256...) buna mu- kabil yiyecek miktarının sadece aritmetik olarak çoğalabileceğini (yani 1, 2, 3, 4, 5, 6, 7, 8 ...) göstermişti. Yani nüfus artışı, kontrolsuz bir şekilde olduğu takdirde sürdürülebilir olamazdı ve eninde sonunda bireyler arasında yiyecek için bir çatışmanın çıkması kaçınılmazdı. Darwin bunun doğada bireyler arasında bir mücadeleye yol açacağını, bu mücadelede de tesadüfen daha iyi özellikler geliştirebilmiş bireylerin kazanacağını, sadece onların yavrularının ya- şam hakkı olabileceğini anladı. Bu şekilde bir hayvan topluluğunda nüfusun karakter değiştirmesi, yani evrilmesi kaçınılmaz olacaktı. İşte bu mekanizmaya, bugün doğal seçme diyoruz.
Sayfa 146 - İnkılab Kitabevi
186 öğeden 191 ile 186 arasındakiler gösteriliyor.