"Bir koltuğa çöktüm, ama oturmaya devam edemedim, çünkü o koltuğa en son Albertine hala varken oturmuştum; işte bu şekilde, her an beni oluşturan sayısız mütevazi benlikten birine onun gidişini haber vermem, daha önce hiç duymadığı 'Albertine gitti' cümlesini ona söylemem gerekiyordu."