Karlı bir kış gecesiydi. Eş dostla yiyip içmiştik. Mesafe kısa diye, evime yaya olarak dönüyordum. Fena halde sıkışmıştım. Hızlı adımlarla, malikânemin bahçe kapısına vardım. Kapı kilitliydi. Var gücümle uşağıma seslendim: “Igooooooor!”. Defalarca haykırmama karşın Igor’un beni duyduğu yoktu. Sidik torbam atlas okyanusu büyüklüğüne ulaşmıştı. Altıma kaçırmak üzereydim. Yaşlılık işte. Çaresiz, bahçe duvarına yanaştım, etrafa bakındım, görünürde kimse yoktu, pantolonumu indirdim ve su dökmeye başladım. Tam o sırada arkamda bir at arabası durdu. Hiç kıpırdamadan, sessizce işiyordum. Arabacı nefret dolu bir sesle “Seni haddini bilmez, buruşuk O… çocuğu! O işediğin, Sefiller’in yazarı Victor Hugo’nun duvarıdır!” dedi. İşte, hayatımda duyduğum en iltifat dolu söz buydu.
Hatip ülkesinin iki tür ülkeyle sorun yaşamamasına özellikle dikkat etmelidir. Bunlar da kendi ülkesinden daha güçlü olan ülkeler ve ticaret alanında ihtiyaç duyduğu ülkelerdir.
Yazar öldükten sonra arada sırada günlük not olarak aldığı düşünceleri derleyip bir kitap yapmışlar. Arada açık zamanlar ve sonu olmayan bir bitişi var. Oğuz Atay okudukları, yaşadıkları ve düşündükleri ile çok kalifiye bir insan fakat yazarlığına düşündüklerini aktarırken kalemi olgunlaşmadan vefat etmiş birisi olarak düşünüyorum. Belkide köşeyi dönmek gibi bir amacı olsa ilk kitabından öyle bir eser ortaya çıkarırdı ki herkes hayranlık ile okuyabilirdi ama Oğuz Atayın çok farklı bir amacı varmış. Derdi bi nebze olsun kendisini okuyanları eğitebilmek, sorulata bilmek. Okuyucusu araştırsın, baksın istiyor, körü körüne bir fikrin ardında gitmesin istiyor. Bilmiyorum benim hislerim benim anladığım bu, belkide diğer okuyucular çok farklı şeyler görüyorlar ama şundan eminim ki Oğuz Atay ile arkadaş olmayı oturup sohbet etmeyi çok isterdim. Mekanın cennet olsun Tutunamayan'ların öncüsü.
Sayın Atayı insan olarak çok sevdim, yazdıklarını anladım ama sevemedim Tuna bey. Kendiside okuyucunun anlamasını, sevmemizden daha çok tercih ederdi diye düşünüyorum. :)
Beklentileri asla karşılamayan, tamamen zaman kaybı olan kitap. Almasaydım keşke, okumasaydım keşke, ne anlatıyor, neden anlatıyor, bize ne bundan diye diye bitirilen kitap. Sonu boş, ortası boş, başı boş bir kitap. Alma sakın, eline düşersede okuma...
Hacı MuratLev Tolstoy · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 201914.3k okunma