Herkes tarafından unutulmak, kendisine karşı yapılmış büyük bir haksızlık, acımasızlık gibi geliyordu ona, oysa başkalarınca son derece sıradan bir şey gibi görülüyordu bu durum.
İnsan neyle yaşar diye sorulur oblomov 'a
Oblomov ise elindeki lev Tolstoy'un kitabını bırakarak şöyle bir cevap verir ( insan, yaşamam dedikleri ile yaşar bilmediğiyle , merhametile , sevgisi ile yaşar tanrının ona bahşettiği ile yaşar
Tüccar çok uzaktan, Başkurdistan’dan geldiğini söyledi. Başkurtlardan beş bin desyatina toprak satın aldığını anlattı. Üstelik tamamı bin rubleye mal olmuştu. Pahom ayrıntıları sordu. Tüccar da anlattı:
— Sadece önde gelenleri memnun ettim. Yüz rublelik kaftanlar, halılar hediye ettim, iki kilo çay dağıttım, içenlere içki verdim. Desyatinası yirmi kapiğe geldi bana.
Sonra da tapusunu gösterdi tüccar:
— Hem de ırmak kıyısında topraklarım. Koskoca bozkır da otlağım.
Pahom bir sürü soru sordu.
— Oradaki toprakları bir yıl dolaşsan bitiremezsin, –dedi tüccar.– Hepsi de Başkurtların. Koyun gibi saf bir halk. Neredeyse bedava verecekler toprağı.
Beyhan Budak okumak bana iyi geliyor, yaralarımı sarıyor. Kişisel gelişim kitapları genelde bana çok kötü hissettirir fakat Beyhan Budak istisnalardan bir tanesidir. Bence biraz olsun zihninizi rahatlatmak için onu okuyabilirsiniz. Kitaba dair tek bir eleştirim var o da Dostoyevski’nin sözünü Tolstoy olarak yazması… Hocam, bunu asla görmeyeceksiniz ama o söz Tolstoy’un değildi… Saygılar :D