“Auschwitz’den sonra şiir yazmak barbarcadır.”
iletinin başlığı:
Theodor W. Adorno
Theodor W. Adorno
'nun holokost için söylediği bir söz....! ●Filmin adı: The Boy İn The Striped Pyjamas
Çizgili Pijamalı Çocuk
Çizgili Pijamalı Çocuk
, II. Emperyalist Paylaşım Savaşı sırasında bir Alman askerinin 8 yaşındaki çocuğu ile toplama kampı Auschwitz'deki bir Yahudi çocuğun arkadaşlığını ele alan filmdir... ●Filmin adı: The Gray Zone (Gri Bölge) İngilizceden çevrilmiştir. Tim Blake Nelson tarafından yazılan ve yönetilen, David Arquette, Steve Buscemi, Harvey Keitel, Mira Sorvino ve Daniel Benzali'nin oynadığı 2001 yapımı bir filmdir... Miklós Nyiszli tarafından yazılan "
Auschwitz
Auschwitz
Bir Doktorun Görgü Tanıklığı" adlı kitabına dayanmaktadır. ☆Not: Konuya dair belgesel izlemek isteyen Frank Capra’nın 1945 yılında Five Came Back belgeselinin Nazi kampları bölümünü izleyebilir... ☆hepsini izledim diyenler için diğer filmler; ●God on Trial (ölümün soluğu) ●Colonia Dignidad (haysiyet kolonisi)
Mevzu avrupalı olmayışımız değil, Müslüman olmamız.
Slovenya ve Hırvatistan ayrılınca Yugoslavya'nın dağılması da kaçınılmaz oldu. Biz, Bosna'nın kaderi demokratik bir yolla tayin edilebilsin diye referandum düzenledik. Üçte ikilik bir çoğunlukla (tam olarak %64,4) Bosna Hersek vatandaşları Mart 1992 yılında yapılan referandumda ülkenin bağımsızl ğından yana oy kullandı. Akabinde Bosna
Reklam
Diktatör Suharto modeli islamcı talan ekonomisi (Endonezya)
tuncaliku.wordpress.com/2014/03/29/dikt... Siyasal islam çok kârlı bir şeydi; ülkenin geleceğinden kaygı duyarak sosyal devlet kurumlarını, işçi ve çevre haklarını korumak isteyen herkesi Suharto dinsiz-komünist teröristler diye damgalayıp katlediyor, ama bu katliamlar yüzünden ne neoliberal batılı destekçilerini, ne de dindar (!) muhafazakar seçmenlerini kaybediyordu. 30 yıllık kanlı iktidarı sürecinde Suharto 500’binden fazla insan öldürdü, hatta Hitler gibi toplama kampları bile kurdu. Bütün bunları yaparken neoliberal ekonomi politikalarının (yani talan ekonomisi) baş destekçisi ABD ve CIA’dan da önemli istihbarat desteği alıyordu:
Güç Savaşı
László F. Földényi insanların modern dönemde nasıl oldu da Auschwitz gibi toplama kampları kurduğunu, göz göre göre insanları ölüme sürüklediğini sorguluyor. Bu alışılageldik bir durum değil. Eski dünyada katliamlar olurdu ama bunlar savaş durumlarında gerçekleşir ya da daha küçük çaplı olur ve cahil bir kesim tarafından gerçekleştirilirdi. Modern toplum nasıl bir toplum ki eğitimli olmalarına rağmen kolektif kötülükleri umursamadan yapabiliyorlar? Földényi'nin cevabı modern toplumun kitle toplumu olması. Doğru olsun yanlış olsun yeteri sayıda habere ulaşan ve de insanların arzularını kamçılayıp onları manipüle eden herkes kitlesel kötülüklere sebep olabilir. Birisi aylardır bir şehri bombalar bunu kitleleri arkasına alarak meşru savunma gösterir öteki oturduğu yerden attığı twitle bir gencin haftalarca hücrede tutulmasına sebep olur. Eskiden yalnızdık ve kötüydük, artık birlikteyiz ve daha kötüyüz.
Gövdesi büyük beyni küçük Çin, 'BLACK MIRROR' filmini hayata geçirdi.. Akıllı şehirler = toplama kampları
Kamuoyu, Nazilerin iktidarını normal karşılayacak biçimde hazırlanmıştı. Yaygın inanç şöyleydi: “Madem demokrasi var, seçmen iradesine saygı göstermek gerekir. Bir kere de bu partiye bir şans verelim. Hitler zaten değiştiğini söylüyor. Hem bu ülkede yasalar var, kurumlar var, hele hele ordu var. Ayrıca on iki kişiden ibaret hükümette sadece üç
Geri13
36 öğeden 31 ile 36 arasındakiler gösteriliyor.