Toplum, tavırların sergilendiği sahnedir; bunun edebiyatı da romanlardır. Romanlar tavırların güncesi veya kaydıdır; bu tür kitapların yeni gelişen önemi, romancının yüzeyin altına nüfuz ediyor ve yaşamın bu yanını daha derinlemesine ele alıyor olmasında yatar.
Resûlullah'ın (sav) gönderildiği toplumda insanlar, kanun koyma yetkisini, bir yasama teşkilatı olan Daru'n Nedve'ye veriyordu. İçinde bulunduğumuz toplum ise bu yetkiyi parlamentoya veriyor. Acaba birinin derme çatma, diğerinin ise modern bir bina oluşu; kanun yapma yetkisinin Allah'tan (cc) başkasına verilmesini şirk olmaktan çıkarıyor mu?
(...) toplum kurallarından kurtulup tabiata bu kadar yaklaşınca, insan çocuklaşmadan edemiyor: Sonradan edinilmiş ne varsa akıp gidiyor insandan, ruh temizleniyor, eskiden nasıl idiyse, bir gün yine nasıl olacaksa, o durumu alıyor.
İbni Haldun, toplumları yöneten siyasi idarelerin toplumların korkularından beslendiğini söyler. Korkan toplum, itaat eden toplum, karşı koyamayan toplum kendisine karşı yapılanı elbette kabullenecektir. Bir süre sonra bu kabullenme normale dönerek, o toplum için olağan bir şey olarak sayılacaktır. Bu sefer, bütün olumsuzluklara karşı koyan ve ses çıkaran insanlar toplum tarafından dışlanarak düşman kabul edilecektir. Çünkü itaat eden toplum onu kendisi için bir tehdit olarak görecektir.
Sayfa 94 - Destek Yayınları, 33. Baskı, Haz. Mesud Topal
Belirtildiği gibi, bu konuda Marx'ın da yorumu vardır. Buna göre krizler normaldir, en azından kapitalist bir toplum için üretim gücünün adım adım artmasına karşılık, üretilen malların değerinin ancak küçük bir parçası hem de giderek daha küçülen bir parçası işçiye gider. İşçilerin ürettikleri malları satın alamamaları, kapitalistlerin tasarruflarının tesisin hep daha çok genişlemesine gitmesi, ürünün aşırı stok şeklinde birikmiş olması ve kârların düşmesi, şiddeti giderek artan krizlere yol açar. Son krizde, daha az ellerde yoğunlaşması dolayısıyla artık zayıflamış olan kapitalizm ortadan kalkacaktır.
Çocuk ruhumda duyduğum şarkılarımı susturdularsa, İçimdeki oyun oynayan küçük kız çocuğu yara aldıysa, Gözlerimin masum bakışları kaygılarla dolup taştıysa, Ve kendi saçlarımı kendim okşamaya başladıysam... Dünya donuyor demektir.
. #dokunmak
Kadın hissettikleriyle yaşar.Yarım kaldıysa bir yanı buz keser bütün mevsimler .Değer görmediği kişiyle birlikte kendini de gömer bir bir mezara .
Sonra sorgular kendini ,bastırılmış duygularını açığa çıkarır .Kusar kinini etrafa .Kararlarını etkileyen toplum ,arkadaş vb.ne varsa artık ondan ayrılır hepsi .
İçindeki çocuğun sevgiye ,sevilmeye aç olduğunu fark ettiğinde yeni bir hayat yaratır kendine kadın .Dokunmak şifadır onun için .Yara alan ruhlar elbet iyileşir .Yeter ki içindeki çocuğu öldürmeyecek sevgiyi ona veren biri olsun .
Hangi hikayeyi yaşadığınız önemli değil .Sonuçta üzüldünüz, kırıldınız ,dibe battınız .İşte o zaman içinizdeki gücü keşfedip kendinize sarılma vakti .İcinizdeki çocuk ruhu var oldukça, elleriniz her dokunuşta sizin için mucizeler yaratacaktır .
Sizler de yazarımız #büşraakın 'ın kaleminden çıkan bu güzel kitapla , kendi mucizenizi yaratmaya var mısınız?
İçimdeki çocuk sana sesleniyorum ;
Sen dünyadan daha büyüksün !!!!!......