"Toplumsal ölçekte baktığımız zaman, değişimin gelişimi, gelişimin değişimi getirmesine örnek olarak, insanoğlunun toplayıcılıktan bugüne geldiği süreçte kadın-erkek ilişkilerinden de örnek verebiliriz. Toplayıcılıkta kadın erkeğe hizmet etmektedir. Avcılıkta kadın, erkeğin getirdiği avı erkeğin yiyeceği hale getirmekle hizmetine devam etmektedir. Tarla işlerinden gelen erkeğine kadın aşını yapmak zorundadır. Evine ekmek getirmek için erkek işe çıkarken kadın çocuklarına bakmak, yemek yapmak zorundadır. Kültürün ve geleneklerin getirdiği kısıtlamalar ya da ritüellere göre yaşamların şekillenmesi sebebiyle kadın erkekle aynı görülmemiştir. Ancak değişimin yani kadına seçme ve seçilme hakkı getirilerek ortaya atılan reformla birlikte kadının toplumdaki yeri değişmiş ve değişimler ardı sıra çoğalarak kadının erkek karşısındaki değeri de gelişmiştir. Kadın bugün anneden öte; artık milyarlarca lira ciro elde eden büyük şirketlerde CEO, milyonlarca insanın güvendiği milletvekili, başbakan, cumhurbaşkanı… Kadın artık savaşta komutan, ar-ge’de mühendis, dijital dünyayı yöneten algoritma mimarı, kadın bugün hem anne, hem de en büyük eğitmen. Bugün toplumda kadın, erkek doğmadığı için diri diri gömülen değil ameliyathanede can kurtaran cerrah!.. Bu bağlamda kadının toplumdaki gelişimi, geçmişten bugüne kadın için uygulanan politikaların ve reformların yani değişimlerin ürünüdür. Ve bu ürünler geliştikçe değişime ihtiyaç duymuş ve arz-talep dengesiyle değişim gelişimi getirdikçe gelişim de değişime gebe olmuştur, olmaktadır."
-Burak Dağkılıç