Kalkınmanın Halktan Güç Alıp Nimetlerini Halka Sunduğu Bir Düzen
Geri kalmışlığı alt edebilecek bir düzen, ancak toplumsal sıralamanın değişmesiyle mümkün gözükmektedir. Çeşitli zümrelerin görevlerinde ve önceliklerinde gerçekleşecek bu değişim Türkiye için tek kurtuluş yolu olarak belirmektedir. Özellikle burjuvazinin büyük bir atılımı sağlayacak nitelikte olmadığı, bu niteliklere sahip olabilmesi için dünya ve Türkiye koşullarının artık el vermediği ortadadır. İki yüz yıllık burjuva yaratma çabaları; ülkeyi kalkındıracak çapta sermayeyi onun elinde biriktirmek, ona Batı'daki örneğinin görevini yaptırmak uğraşısı ve sırf bu uğurda biçimlendirilen toplumsal üstyapı, Türkiye'yi geri kalmışlık sıfatından (memleketin büyük potansiyel gücüne rağmen) kurtarmaya yetmemiştir. Bu kurtuluş, ancak işçi ve köylü kitlelerinin çıkarınca ve bizzat onlar tarafından biçimlenecek bir düzende, onların öncülüğüyle gerçekleşebilir. Böyle bir yapıda, gerek ekonomik anlamda 'milli' burjuvazi gerekse bürokratlar artık toplumun hâkim zümreleri olamazlar; kendi tarihsel ve sınıfsal özelliklerine uygun yardımcı görevler taşıyabilirler. Devletin, milyarlarını bol keseden tüketmediği, milyonlarca vatandaşın milli gelirden komik paylar almadığı, kalkınmanın halktan güç alıp nimetlerini halka sunduğu bir düzenin kurulması, ancak bu değişimden en büyük yararı sağlayacak kitlenin öncülüğünde mümkündür.
64 syf.
7/10 puan verdi
Bir Kadın, Annie Ernaux’un annesini anmak için yazdığı bir metin. Roman ya da yaşam öyküsü değil, yazarın “ bu dünyadan annem geçti” demesinin bir yolu, unutulmasın istiyoruz çünkü sevdiğimiz ölünce. “Annem hakkında yazıyorum çünkü onu dünyaya getirme sırası sanırım bende “ diyor zaten Ernaux. Mümkün olabildiği kadar. Hayatta kalanın tutunuşu gibi. Arkada kalan olmak hiç kolay değil. Metin çok kısa, 53 sayfa. Kısalığına rağmen her cümle anneye , ilişkiye ve toplumsal yaşama dair çok güçlü bir anlatış sunuyor. Ernaux annemle vedalaşıyorum diye çıplaklığından ödün vermiyor, neyse o. Neyse ben sadede geleyim. Ben kitabı okurken evlat rolüme değil de anne rolüme gittim daha çok. Hayatımızın bu değişim döneminde nasıl gitmem… Can, sanırım büyümek yokluğunu hissettiklerimizin peşine düştüğümüz bir serüven çoğu zaman ya da bir yandan diyelim ve ebeveynlik de bunun için öyle uygun bir araç ki… Bundan azade bir ebeveynlik mümkün mü, bilemiyorum. Elimizden geldiğince yenik düşmemeye çalışıyoruz ama en temel kararlarımızda en baskın olan yine yokluğunu hissettiklerimiz ve kaygısını büyüttüklerimiz oluyor. Acaip bir şey. Ebeveynlik bu yüzden çok zor, en zor yanı bu, zihnini ve deneyimlerini asla susturamıyorsun. Bu arada susturabilseydin zenginleştiren kısmı da giderdi :) Benimle ilgili en sevdiğin ve benimle ilgili en sevmediğim şeyler aynı kaynaktan besleniyor sonuçta. Çocukluğuna indiğin zamanlarda hatırla bunu 2.kitabıyla Annie Ernaux’la samimiyetimiz arttı ama biraz da yetmedi. Devam…
Bir Kadın
Bir KadınAnnie Ernaux · Can Yayınları · 20231,550 okunma
Reklam
576 syf.
10/10 puan verdi
·
Liked
Üç İstanbul'un Türk Edebiyatındaki önemi
ÜÇ İSTANBUL - MİTHAT CEMAL KUNTAY Bazılarımız bir zamanlar, dizi uyarlamasını TRT'de izlemiştik. Benim de aklımda bazı sahneler kalmıştı. O yıllarda "Duvardaki Kan" ve "Küçük Ağa" da izlenen dizilerdendi. TRT'nin yaptığı bu uyarlamalar, bugünkü yapımlarla karşılaştırıldığında çok nitelikli çalışmalardı. Mithat
Üç İstanbul
Üç İstanbulMithat Cemal Kuntay · Oğlak Yayıncılık · 20202,408 okunma
264 syf.
7/10 puan verdi
Duyarlı (reaktif, rasyonel) nefretin sıklığı göründüğünden daha da fazladır, çünkü çoğu zaman kişi bütünlüğüne ve özgürlüğüne yönelik tehditlere, açık ve net olmayan ama üstü kapalı, hatta sevgi ve koruma kisvesine bürünmüş tehditlere karşı nefretle tepki verir. Ancak yine de karakter nefreti o kadar büyük bir olgu olmaya devam etmektedir ki, iki
Kendini Savunan İnsan
Kendini Savunan İnsanErich Fromm · Say Yayınları · 2017638 okunma
186 syf.
·
Not rated
Kitabın incelemesi değil kendi düşüncelerim
Bir inceleme yazısı için okumak istemeyeceğiniz kadar uzun arkadaşlar o yüzden hiç başlamamanızı tavsiye ederim. Yaşadığımız çağda her iki cenahta da gerek sosyal platformlar gerek sözlü müzakereler yoluyla tartışma değerini sürekli koruyan kadının çalışması konusunda müstakil olarak kaleme alınan kitap sayısı yok denecek kadar azdır. (Nefes
İslamda Kadının Çalışması ve Sosyal Güvenliği
İslamda Kadının Çalışması ve Sosyal GüvenliğiFaruk Beşer · Nun · 200921 okunma
franz kafka,dönüşüm üzerine ve övgüler
Dönüşüm
Dönüşüm
Modern dünya edebiyatında çok tartışılan, çok yorumlanan ve edebiyat akımlarına yerleştirilmesi zor eserler bırakan Franz Kafka, 3 Temmuz 1883'te Almanca konuşan Çek asıllı Yahudi bir tüccar ailenin oğlu olarak Prag'da doğdu. Kafka'nın babası, yoksul koşullardan zengin bir tüccar durumuna yükselmiştir. Annesi ise varlıklı,
Reklam
Sosyal Çevre Modelleri
Sosyal/çevre bakış açısı, bağımlılık ediniminden ve bu davranışın devam ettirilmesi sorumlu olan mekanizma olarak toplumsal etkilerin baskınının sosyal polikaların, ulaşabilirliğin ve aile sisteminin rolünü vurgulamaktadır.
Günümüzün ileri sanayi ülkelerinde ve belirli bir oranda da bu ülkelerin oluşturduğu blokların içinde yer alan gelişmekte olan ülkelerde, iki ayrı kültür ortamı iç içe oluşturulmakta ve insanlar bu iki ayrı kültürü iç içe yaşamaktadır. Bunlardan biri acımasızlığı, yarışma etiğini, başka insanlarla kurulan ilişkilerde yalnızca "av ya da avcı" konumlarının olabileceği inancını, eşitsizliği, özel mülkiyeti, değişim değerinin her türlü değerin ölçütü oluğu inancını bütün insanlara aşılayan, benimseten kitle kültürüdür. Kitle kültürünün bu değerleri, toplumun değişik sınıf ve kesimlerinin zaman zaman birlikte yer aldıkları, birbirleriyle karşılaştıkları hayat alanlarındaki kültürün değerleri ile özdeştir. (...) Kitle kültürünün tüketicisi olmamız bize bu kolaylığı sağlar, ama içinde yaşadığımız toplumsal realiteye boyun eğmemiz, ona katlanmamız, kitle kültürünün bu yanılsaması ile de örtbas edilemeyen, hissedilmesi önlenemeyen acılara, karşıtlıklara, öfkelere, yeni aralışlarda bulunmamıza neden olur. Kitle kültürünün tüketicisi olarak kalmak istesek bile, yaşadığımız toplumsal realitenin yol açtığı acılar, bu acılarımızı, öfkelerimizi, bu yeni şeyler arama isteklerimizi, beklentilerimizi dile getireblieceğimiz popüler kültürün üreticisi ve tüketicisi olmamıza iter bizi.
Sayfa 158
UZAYLI KOCAKARI (Ursula K. Le Guin - 1976) Menapoz, akla gelebilecek en cazibesiz konu herhalde; bu da ilginç, çünkü menopoz hâlâ bir tür tabu kırıntısına sahip olan pek az konudan biri. Menopozdan ciddi bir biçimde söz etmek, genellikle huzursuz bir sessizlikle karşılanır; alaycı bir atıf ise rahatlamış kıkırdamalarla. Sessizlik ve kıkırdama;
Askerlikte herkese verilen klasik bir öğüttü, önden gitme alnına vururlar, arkadan gitme sırtına vururlar. Bir de buna benzer bir ata sözü de vardır, yukarda yatma yel alır, aşağıda yatma sel alır. Bu nedenle insanlar, ortada olmayı seçecek şekilde evrimleşmişlerdir. Bu da büyük çoğunluk demektir. Yani bir tür sürü güvenliği. Toplumda ise en
Reklam
"Pek çoğumuz kimliğimizi tükeninceye kadar çalışmak etrafında kuruyoruz. Buna başarı diyoruz. Gitgide hızlanmaya dayalı bir kültür içinde yavaşlamak zor; çoğumuz yavaşlayınca suçluluk duyuyoruz. Bunu hep birlikte -toplumsal, yapısal bir değişim olarak- gerçekleştirmemiz bu yüzden önem taşıyor."
Sayfa 192Kitabı okudu
165 syf.
10/10 puan verdi
·
Liked
Tarih: Değişik Bir Başlangıç
ARNOLD John H., Tarih, (Çev: Sevda ÇALIŞKAN), Dost Kitabevi Yayınları, Ankara 2007, 167 s. “Tarihçiler geçmişte olmuş her olayı anlatamaz, sadece bazılarını seçerler.” 1. GİRİŞ Tarih, John Hugh Arnold ’un 2000 yılında History: Very Short Introduction adıyla yayımlanmış eseridir. Tarihe giriş niteliği taşıyan bu eser, yazarın da belirttiği
Tarih
TarihJohn H. Arnold · Dost Kitabevi · 200739 okunma
Siyaset felsefecisi ve Montesquieu Baronu Charles-Louis de Secondat, sonradan Amerikan Anayasası'nda kurumsallaşacak bir denge ve denetim kavramı tanımlayacak, güç dengesi ilkelerini iç politikaya uyguladı. Buradan, tarih ve toplumsal değişim mekanizmalarına ilişkin bir felsefeye yöneldi. Çeşitli toplukların tarihlerini inceleyerek, olayların asla rastlantı eseri olmadığı sonucuna ulaştı. Aklın keşfedebileceği ve ardından ortak yarar için biçimlendirebileceği, altta yatan bir neden her zaman vardı: Dünyayı kader yönetmez . . . Her monarşide yükselişe, mevcudu korumaya ve düşüşe yol açan, fiziksel olduğu kadar entelektüel genel nedenler vardır. Tüm [görünürdeki] kazalar bu nedenlere tabidir ve rastlantısal bir muharebenin, yani belli bir nedenin bir devleti her yok edişinde, bu devletin tek bir muharebe sonucunda yıkıma uğramasına yol açmış genel bir neden söz konusudur. Kısacası, bütün özel olayları ileri sürükleyen, durumun genel gidişatıdır.
Doğru kavramı ilginç bir yerde duruyor. Malım,kime ve neye göre doğru? Ben de her zaman yaptğım gibi ağacın köklerine iniyorum. Doğru kelimesinin sözlük karşılığı biz insan soyunun o kelimeyi aslında ne amaçla kullandığımızın ipucunu bana verecek. Çünkü biliyoruz ki zaman ve yaşanmışlıklar üzerinden, yani toplumsal ve bireysel filtrelerle kelimelerin anlamları ile ifade ettikleri değişiyor. Bunun organik bir değişim olduğunu bile düşünüyorum bazen. Yani kelimelerin de bir tür bedenlendirilmiş bilinç olduklarını…
160 syf.
9/10 puan verdi
Kusur İmzadır Kusursuzluk Bir Yalan !
Kişisel gelişim türünün üstüne çıkmış ek olarak verilen bilgi paylaşımı ve hayattan örnekler ile süslenmiş başarılı bir eser oluşturulmuş. Okumaya başlarken ilk önce kusurun hem kelime anlamı hem de felsefi anlamı ile öğrenip daha sonra bu kusurun insanlar üzerindeki etkisini , toplumun baskısı ile bakış açısını kavrıyoruz . Birey olarak ilk
Kusur Imzadır Kusursuzluk Bir Yalan
Kusur Imzadır Kusursuzluk Bir YalanMelis Bozkurt · Destek Yayınları · 202156 okunma
1,500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.