175 syf.
10/10 puan verdi
Gündelik yaşantıya hayalleriyle dokunan yazar hikâyeleri genellikle gerçekçi -gözlemci tarzda yazmış.İncelikle kurulan duygusal bağlarla oluşturulmuş karakterler tüm kitaba yayılmış. Doğa-insan-yaşam üçgeninde öyküler bıçak gibi keskin ve uyarıcı. Hikayelerin içinde harmanladığı toplumsal sorunlar, diyaloglar vasıtasıyla okuru sahici bir mekân
Bulutlara Yazılan Öyküler
Bulutlara Yazılan Öykülerİlhan Günay · Mythos Kitap · 20233 okunma
Eski Hıristiyanlık iktidara ve devlete karşı düşmanlık besliyordu. Babaya düşman olan alt sınıfların devrimci taleplerini fantezi olarak tatmin ediyordu. Üç yüzyıl sonra Roma İmparatorluğu'nun resmi dini olarak kabul edilen Hıristiyanlığın toplumsal işlevi ise bundan tamamen farklıydı. Amacı aynı zamanda hem liderlerin hem de halkın, hem yöneticilerin hem de yönetilenlerin dini olmaktı. Hıristiyanlık, imparatorun ve Mitra kültünün onun kadar yerine getiremediği bir işlevi yerine getiriyor, yani kitleleri Roma İmparatorluğu'nun mutlakıyetçi sistemi ile bütünleştirmeyi başarıyordu. İkinci yüzyıla kadar devam etmiş olan devrimci durum ortadan kalkmıştı. Ekonomik gerileme ve ortaçağ yaşanmaya başlamıştı. Ekonomik şartlar bir sosyal ilişkiler bağımlılıklar sisteminin gelişmesine yol açmış, bu sistem politik açıdan Roma-Bizans mutlakıyetçiliği döneminde zirveye ulaşmıştı. Yeni Hıristiyanlık egemen sınıfın liderliği altında ortaya çıkmıştı. Yeni dogma da kitleler tarafından değil, bu yönetici grup ve onların entelektüel temsilcileri tarafından oluşturulup formüle edilmişti. Bu değişiklikteki en önemli unsur bir insanın Tanrı haline dönüşmesi düşüncesinin yerini, Tanrı'nın bir insan haline dönüşmesi düşüncesinin almasıydı.
Reklam
Toplumla doğa arasındaki ilişki sosyal bilimin gittikçe yoğunlaştığı bir alandır. Genel anlamda çevrenin toplum üzerindeki etkisi açık olmasına karşın, bilimsel incelemesi ve felsefeye konu teşkil etmesi yenidir. Toplumsal sistemin çevre üzerinde felaket boyutlarında etkisinin ortaya çıkmasıyla bu ilgi gelişmiştir. Sorunun kaynağı
20. yüzyılın Fransiz felsefecilerinden Simone de Beauvoir 1949 'da yayımladığı Le Deuxième Sexe/lkinci Cins isimli eseriyle feminizmin önemli isimlerinden birisi olur. Bu kitaptaki "Kadın doğulmaz, kadın olunur. cümlesi toplumsal cinsiyet eleştirisinin önemli bir sloganı hâline gelir. "insan kadın doğmaz; sonradan olur. Insan dişisinin toplum içerisindeki görünüşünü belirleyecek biyolojik, ruhsal ve iktisadi bir yazgı yoktur; erkekle kadınsı erkek denen iğdiş edilmiş cins arasındaki bu ürünü yaratan uygarlığın tümüdür. (1993: 231) Beauvoir'ın bu cümlelerinden de anlaşıldığna göre kadınlık durumunu belirleyen unsur uygarlığın yani ataerkil yapının kadını ötekileştirmesinden kaynaklanmaktadır. Dolayısıyla kadın tarihsel alanda erkeğe tabi ikinci cins olarak tanımlanmıştır ve erkek özgürlükle aynı eksendeki tine sahipken kadın tinsellikten dışlanmıştır. Beauvoir, kadının daha işin başında, özerk varoluşuyla 'başka-varlıgı arasında çatışma yaşadığını belirtir. Kadına hoşa gidebilmek için, hoşa gitmeye çalışmak, kendini nesne hâline getirmek gerektiği öğretilir. Böylelikle özerkliğinden vazgeçecektir. Ona canlı bir bebekmiş gibi davranılır, özgürlük tanınmaz; böylece kısır döngü tamamlanmış olur; dünyayı anlamak, kavramak ve keşfetmek için özgürlüğünü ne denli az kullanırsa, kendindeki kaynakları o denli az tanıyacak, bir Özne (kişi) olarak kendini o denli az ortaya koyacaktır. (Beauvoir, 1993: 246)
168 syf.
·
Not rated
·
Read in 5 days
Tüm imkansızlıklara ve elverişsiz doğa koşullarına rağmen bir avuç Aydın’ın önderliğinde askerlerden din adamlarının profesörlerden öğretmenler doktorlardan iş adamlarına kadar her meslekten insanın halkda omuzomuza bir dayanışma sergileyerek ülkenin geri kalmışlıktan kurtarmak için nasıl büyük bir uygarlık mücadelesi verdiklerini tüm insanlığa örnek olacak bir şekilde gözler önüne sermek tedir herkezin kendi ders alacak bu kitap ülkemiz içinde bulunduğu zorunlu geçiş sürecinde güzel yurdumuzu halk mücadele kalkınmasını ve toplumsal dayanışmayı ruhuna vesile olması açısından çok önem taşımaktadır
Beyaz Zambaklar Ülkesinde
Beyaz Zambaklar ÜlkesindeGrigory Petrov · Doğan Kitap · 2021100.8k okunma
272 syf.
8/10 puan verdi
·
Liked
·
Read in 5 days
Dürtüsel Yapay Dünya
Hayatınızda her şeyin yapay olduğunu düşünün: kendinizin doğma sürecinin, gelişme sürecinin, yaşadığınız dünyanın... Zevk içinde yüzdüğünüzü ve ıstıraptan olabildiğince kaçtığınızı hayal edin. Istıraptan kaçmak için bu dünyada da birtakım yöntemler var: uyuşturucu, alkol, sigara ve diğer birçok bağımlılık türü. Tıpkı bunlar gibi Soma adlı bir ilaç
Cesur Yeni Dünya
Cesur Yeni DünyaAldous Huxley · İthaki Yayınları · 202161k okunma
Reklam
1,000 öğeden 321 ile 330 arasındakiler gösteriliyor.