Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Bir bodrumla bir de zemin katı olan bir ev hayal et. Bu ev, her katın sakinleri arasında toplumsal sınıf farkı olacak şekilde ya da buna niyet edilerek tasarlanmış olsun. Şimdi bir insanı böyle bir evle mukayese etseydik olacakları hayal et. Çoğu insana dair kederli ve aptalca gerçek, bodrumda yaşamayı tercih edişleridir. Her insan ruh ile bedenin, sonsuz ile sonlunun, özgürlük ile gereksemenin, ruha yazgılı sentezidir. Bina budur, ama biz bodrumda, yani duyuların kategorilerinde ve düşüncenin soyutlamalarında yaşamayı tercih ederiz. Bodrumda yaşamayı tercih etmekle kalmaz. bir de bunu o kadar severiz ki biri çıkıp da yukarıdaki boş dairelerden birini işgal etmemizi önerirse içerleriz. Ne de olsa kendi evimizde yaşıyoruzdur!
Her toplumsal sınıf, kendi yaşamı açısından herhangi bir öneme sahip olmayan Erdemler üzerine ahkam kesiyordu. zenginler tutumluluğun öneminden dem vururken, işsiz güçsüzler emeğin yüceliği üzerine afilli laflar ediyordu.
Sayfa 16
Reklam
56 syf.
8/10 puan verdi
·
8 günde okudu
Hakkında çok şey yazabileceğim, ama nerden başlayacağımı bilemeyeceğim garip bir aşk öyküsü ile geldim.
Yalın Tutku
Yalın Tutku
, 2022 Nobel Edebiyat ödülü almış bir kısa roman. Yazar
Annie Ernaux
Annie Ernaux
Fransız yazar ve Edebiyat profesörü. Benim de yazarla ilk tanışmam. Ufak bir araştırma ile eserlerinde kendi deneyimleri üzerinden, toplumsal sınıf ayrımları, ilişkiler, başta kadın, cinsellik, ölüm ve yaşam döngüsü gibi meseleleri irdeleyen eserler verdiğini görmek mümkün. Tanışıklığımızın
Yalın Tutku
Yalın Tutku
ile oluşu beni memnun etti. Kitap adı gibi yalın. Anlatıcımız isimsiz, anlatılanımız “A” .. Evli ve yabancı bir adam, okurken bir karakter kavramının olmayışı, sadece anlatıcının hisleriyle sizin kendiliğinden yolunuzu bulmanız, bir film karesi gibi kısa kısa yaşanılanların içindeymiş gibi hissetmeniz, yazarın ustaca kalem oynatmasından şüphesiz. Bir kadının evli bir erkeğe duyduğu aşk demek isterdim ama bu aşk değil. Temelinde cinsellik, sonrasında saplantıyla devam eden, önüne gelen her şeyi tüketen bir arzuyla vücut bulan bir garip ilişki dinamiği. Tutkunun bir insanı nasıl ters düz edebileceğini, aklın baştan nasıl gidebileceğini anlatan bir el kitabı. Mazbut bir ailede yetiştiğini okuduğum
Annie Ernaux
Annie Ernaux
un, kaleminin bu kadar cesur olması beni şaşırtmadı desem yalan olur. Özellikle başlarda, duvarları yüksek okuyucuları rahatsız edecek pornografik öğeler, henüz ilerleyemeden kitabı bir kenara bıraktırabilir. Neyse daha fazla spoiler vermeyelim, açın yanına Yıldız ablamdan “Ama evlisin, benim değilsin.” okuyun işte :) Keyifli olsun, verimli olsun..
Yalın Tutku
Yalın TutkuAnnie Ernaux · Can Yayınları · 20223,912 okunma
408 syf.
6/10 puan verdi
·
78 günde okudu
Gustave Flaubert kendi döneminin ahlakî, toplumsal, ikircikli portresini bu romanda kadın karakter Emma Bovary üstünden verir. Emma orta sınıf sayılabilecek bir çiftçinin kızı olarak dünyaya gelir. Annesi kardeşinin doğumunda ölür; baba karısı ve doğmayan çocuğunun yasıyla bir zaman yaşar. Bir müddet sonra Emma 'yı dini eğitimi baskın
Madam Bovary
Madam BovaryGustave Flaubert · Can Yayınları · 202233,1bin okunma
517 syf.
9/10 puan verdi
Toplumsal Sınıfların Çatışması İdealizm ve Gerçeklik
"Martin Eden", Jack London'ın kaleminden çıkmış eşsiz bir başyapıt. Hikaye, genç ve idealist bir denizcinin, kendi yeteneklerini keşfetme ve edebi dünyada bir yer edinme yolculuğunu anlatıyor. Martin'in hikayesi, başarıya giden yolda attığı her adımda yaşadığı zorluklarla dolu. London, karakterinin iç dünyasını öyle canlı bir şekilde tasvir ediyor ki, okuyucu Martin'in acılarını ve sevinçlerini en derininden hissediyor. Aynı zamanda, roman toplumsal sınıf farklarını, eğitim sistemini ve sanat dünyasının karmaşıklığını da ustalıkla ele alıyor. Martin'in tutkulu aşkı Ruth, onun için hem bir ilham kaynağı hem de bir engel oluşturuyor. Onun hayatı, aşkıyla edebi başarı arasında gidip gelirken, okuyucuya büyüleyici bir hikaye sunuyor.
Martin Eden
Martin EdenJack London · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 202390,8bin okunma
"Her toplumsal sınıf , kendi yaşamı açısından herhangi bir öneme sahip olmayan erdemler üzerine ahkâm kesiyordu. Zenginler tutumluluğun öneminden dem vururken, işsiz güçsüzler emeğin yüceliği üzerine afili laflar ediyordu."
Reklam
Kadınlar tarafından beğenilmek konusunda takıntısı olan, ama herhangi bir içsel kıymeti olmayan eril, kıymetin para, prestij, "yüksek" toplumsal sınıf, dere­celer, profesyonel konum ve bilgi ile belirleneceği çok suni bir toplum inşa eder ve başka erkekleri mesleki, toplumsal, ekonomik ve eğitimsel açıdan mümkün ol­duğunca aşağı iter.
Sayfa 42
Her toplumsal sınıf,kendi yaşamı açısından herhangi bir öneme sahip olmayan erdemler üzerine ahkâm kesiyordu. Zenginler tutumluluğun öneminden dem vururken, işsiz güçsüzler emeğin yüceliği üzerine afili laflar ediyordu.
320 syf.
·
Puan vermedi
"Demir Ökçe" (The Iron Heel), Jack London'ın 1908'de yayımlanan bir distopya romanıdır. Roman, Amerika Birleşik Devletleri'nde gelecekte bir faşist rejimin yükselişini ve hükümetin işçi sınıfına karşı baskılarını anlatır. Özetle, roman, toplumsal eşitsizlikleri, sınıf çatışmalarını ve otoriter yönetim biçimlerini ele alır. Roman, güçlü bir zengin elitin işçi sınıfını ezmesi ve halkı sömürmesini konu alır. Ana karakterler, bu zorlu koşullarda ayakta kalmaya ve değişim için mücadele etmeye çalışırlar. Sonunda, roman, umutsuzluğa rağmen insanın direniş ve özgürlük arayışını vurgular ...
Demir Ökçe
Demir ÖkçeJack London · İş Bankası Kültür Yayınları · 201914,7bin okunma
296 syf.
·
Puan vermedi
·
Beğendi
·
20 saatte okudu
Düşmanın adını koyabilmek ne büyük bir ilerleme
Üst üste çocuk kitapları okuduktan sonra resetlendim ve bu hafta beynime büyük bir şok yaşattım Bugün size felsefe alanına önemli bir katkı sunan İngiliz Akademisyen ve felsefe profesörü Miranda Fricker'ın kitabı olan Epistemik Adaletsizlik İktidar ve Bilmenin Etiği" ile geldim. Epistemik adaletsizlik, toplumsal epistemoloji alanında önemli bir kavramdır. Öncelikle insanların bilgiye ulaşma, ifade etme ve kabul görme süreçlerinde karşılaştıkları haksızlık ve eşitsizlikleri vurgular. Ne kadar günlük hayatımızdan değil mi? Kitap, epistemik adaletsizliğin inceliklerini derinlemesine ele alıyor. Fricker, bilgiye erişimde ve paylaşımında meydana gelen adaletsizlikleri incelerken, özellikle cinsiyet, etnisite ve sınıf gibi faktörlerin rolünü de vurguluyor. Bir yandan da toplumsal adaletsizliklerin nasıl ortaya çıktığını, özellikle de baskın olan grupların diğerlerini nasıl bastırdığını ve susturduğunu, toplumsal yapıların nasıl etkilendiğini açık bir şekilde gösteriyor ve bu konuda derinlemesine düşünmeye teşvik ediyor. Ayrıca, adaletsizliklere karşı nasıl mücadele edilebileceği konusunda da ilham verici öneriler sunuyor. Felsefe ve konu ile ilgilenen okurların yüksek oranda kütüphanesine katmak isteyeceğini düşünüyorum. Arka kapaktan sevdiğim bir cümleyi alıntılamak istiyorum. "Düşmanın adını koyabilmek ne büyük bir ilerleme, bu ister cinsel taciz ister epistemik adaletsizlik olsun." - Michael Brady
Epistemik Adaletsizlik
Epistemik AdaletsizlikMiranda Fricker · Fol Kitap · 20231 okunma
Reklam
Her toplumsal sınıf, kendi yaşamı açısından herhangi bir öneme sahip olmayan erdemler üzerine ahkâm kesiyordu. Zenginler tutumluluğun öneminden dem vururken, işsiz güçsüzler emeğin yüceliği üzerine afili laflar ediyordu.
Mutsuz insanlar da toplumsal bir sınıf oluşturur. Her isteyen mutsuz olamaz, mutsuzluk kendiliğinden gelir. Kendini mutsuzluğu adamak mutsuz olmaya yetmez. Tıpkı soyluluk unvanını satın almakla soylu olunmadığı gibi.
Sayfa 75
Çoğunlukla canımı sıkan şey, insana mutsuzluk veren toplumsal ilişkiler. Gerçi herkes gibi ben de sınıf farklarının ne kadar gerekli olduğunu, bundan kendi adıma çok yararlandığımı gayet iyi biliyorum: Şu dünyada birazcık sevincin, ufak bir mutluluk kırıntısının tadını çıkaracağım zaman bana engel oluşturmasın yeter.
İçinizdeki aydınlığı arttırdıkça çöken karanlık yarılıp yok olacak
"Bir cinneti yaşıyoruz ama bunu yüksek sesle söyleyemiyoruz. Basın teslim alındı. Üniversite teslim alındı. Adalet teslim alındı. Eğitim teslim alındı. Siyaset teslim alındı. Sermaye teslim alındı... Her gün bir evden gencecik bir çocuğun cenazesi kalkıyor. Her gün bir evden bir kişi hapishaneye gidiyor. içeride öldürdüklerimiz yetmedi,
Angel birbirini tutmaz çalışmalara kaptırdı kendini atılımlar yaptı, derin düşüncelere daldı; toplumsal kalıplara, gelenek, göreneklere ilgisi gitgide azaldı. İnsanlar arasındaki sınıf, zenginlik farklarından her gün biraz daha iğreniyordu. Oralarda pek gözden sayılan eski, iyi aileleri bile çekici bulmuyordu; hele bu ailelerin temsilcileri içinde, gerçekten iyi, yeni bir şeyler yapanlar yoksa.
Sayfa 156 - Amaç Temel Yayınları, 1987. Çeviri:Suna GülerKitabı okudu
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.