Menekşeyi, denizi, Menekşenin insanını, insanı, balıkları, en çok da yunusları okudum. Bir mavi hikayeydi okuduğum, herşeyiyle günü, geceyi, insanları tüm çıplaklığıyla anlatan. Katili, polisi, balıkçıyı, sokakta gezen simitciyi, önünden her geçişte niyetciyi, niyetcinin kartalını anlattı Yaşar Kemal.
Nuh'un gemisinde Yaşar Kemal'in gazetecilik yıllarını okumuştum. Nasıl insanların içinde, soğukta karda kışta, depremde, kaçakçılıkta yanlarında olduğunu görmüştüm. Benim için Anadolu ile bütünleşmiş, Adana'nin Steinbecki'ydi Yaşar Kemal.
Ama evrensel biri olmak buydu herhalde. Denizi de yazmış, yaşatmış bize. Deniz'in havasını, rüzgarını, dalgasını hissettiğin; Menekşenin kahvesinde çayını içerken insanların çürümüşlüğünu gördüğün bir kitap. Alan eli, veren eli, vermezken verdim diyen eli gösteren, toplumun aynası bir başka kitap.
Yer yer uzun betimlemeler olsa da yapı kredi yayınlarının bölümlere ayırması ile hızlı aktı. 25 bölüm 420 sayfa. Yaklaşık 16 sayfadan oluşan bölümler. Bir Zeynel bir selim balıkçının hikayesi ile. Arada da Dursun Kemal.
Yan rol Dursun Kemal bile başka bir dünya. Hikayesi, Zeynele bağlanması, Ahmet'i yanına alması.
Denizi sevene özellikle tavsiyedir.