....Türk beyliklerinin birbirini yemesinin ve hepsinin de silinip gitmisş olmasının vebalini örneğin, başkalarının üzerine yıkmak hiç gelmedi aklıma. Ama, çocuklarının suçunu örtbas etmeye çalışan bir ana gibi, Kürtler için hayıflanmak da bana düştü hep. Nasıl ve neden öyle koşullandırılmışsam, dedenin anlatışını dinlerken, Kürtlerin çektiklerinde
Sayfa 126 - Everest YayınlarıKitabı okudu
Tek tek üçüyle de görüştüm (bu onları son görüşümdü.) İnfazlarla, dışarıdaki politik ortamla ilgili bazı sorular sordular. Tam ayrılacağım sırada Hüseyin, Toprak ve Tarım Reformu Ön Tedbirler Yasa Tasarı’sından bir tane elde edip kendisine getirmeye çalışmamı rica etti. Tasarının köylüye ne getirip götürdüğünü öğrenmek istiyordu. (O sırada basında ve kamuoyunda söz konusu tasarı tartışılıyordu.) Donup kalmıştım. Her an ölüme götürülmesini bekleyen bir insan, o zamana kadar hücresinde, adı reform olan bir toprak yasasını okumak istiyordu. Güç toparlandığımı, hemen şehre döndüğümü, bir yerlerden aldığım teksir ya da gazete küpürü benzeri bir tomar kâğıdı geri götürüp içeriye yolladığımı hatırlıyorum.
Sayfa 50
Reklam
Kıyılan öğretmenlerin kıyılma sebeplerini okursanız, diliniz ağzınızda donar da kalır. Küçük dilinizi de büyük dilinizi de yutarsınız. Çoğu sayın ve görkemli muhbir vatandaşların yüzünden. Öğretmen dedi ki, demokrasi iyi. Öğretmen dedi ki, devrim. Öğretmen dedi ki, toprak reformu. Bu öğretmen var ya, bu öğretmen yakasına kurt takmıyor. Bu öğretmen ne dedi biliyor musunuz, o kurda, köpek dedi. Biliyor musunuz öğretmenleri bu kurt belasından kurtarmak için ne yapıyorum, bir Ergenekon Destanı yazıyorum. O kurt var ya o kurt, kimlerin önüne düştü de o yol olacak yeri gösterdi? Emekçilerin. O yol olacak yerdeki demiri kim eritti, kim? Bir demirci. Demirci kim, çalışan insan, çalışan insan kim, kadim insan, demirci. Aldılar mı homongoloslar şimdi. Taksınlar bakalım bundan sonra o kurdun resmini, o hain kurdun resmini, madalyonunu yakalarına. Solcu aklı işte bu. Sonra efendim ne yapıyorlarmış, öğretmenler bizlerin kitaplarını okuyorlarmış. Sonra ne yapıyorlarmış öğretmenler, çocuklara kitap okutuyorlarmış. Bu kadarı da tevatür mü diyorsunuz, siz varın öyle bilin. Ben de bildiğimi bilirim.
Demokraside, parti, sırtını seçmene dayamak zorundadır. Seçmen kimin elinde, ağaların elinde… Ağalar sittin sene, seçmeni elinde tutmak için ne yapar? Önce ekonomik gücü elinde tutmak ister. Bu ekonomik gücü elinde tutmak için, vatandı milletti, kimsenin gözünün yaşına bakmaz. Hiçbir ülküsü yoktur. Olamaz da… Ekonomik gücü eline nasıl geçirmiştir? Halkı sömürerek. Halk sömürülmesine neden izin verir? Geridir, cahildir, geleneği yıkacak gücü kendinde bulamaz. Halk ilerlemesin diye ağa, halkı okutmamak ister. Köy Enstitülerine bu yüzden düşman oldular. Halk, kötü gelenekleri içinde kalsın ister. Hocaların, imamların hurafeleri içinde kalsın ister. İleriliği isteyen –az da olsa vardır– hocalara, imamlara düşman olur. Ben öyle bir hoca biliyorum. Salt hurafelerin aleyhinde bulunuyor, aklı, gerçek Müslümanlığı söylüyor diye, fıkara hocacıklara komünist dediler. Bir tanesini ağalar kasabaya sokmuyorlardı. Çünkü bunlar için en büyük tehlike gerçek din adamları, gerçek Müslümanlardır. Kasabaya sokmadıkları bu hoca, toprak reformu taraftarıydı. Bunun da gerekçesini Müslümanlıktan çıkarıyordu.
Türkiye'de seçim sistemi ve siyasi partiler reformu yapılmadan, getirilecek bir başkanlık sisteminde: yasama başkandan bağımsız olamaz. Başkanlık sisteminin gerektirdiği denge ve denetim kuramaz.
Sayfa 163Kitabı okudu
COŞKUN(yarı ciddi bir telaşla):İnanç devrimleri de vardır.Şey hayır yoktur.Çünkü her konuda devrim olur mu?Çünkü her konuda devrim olmaz.Örneğin,dinde devrim olmaz,reform olur.Çünkü din bir kere elden giderse bir daha geri gelmez diye korkulur.Bir de toprakta reform olur,toprak reformu olur.Çünkü toprak da bir kere elden giderse bir daha geri gelmez diye korkulur.Biz bazen devrim yaparız,bazen reform yaparız.Ama durmadan koşarız.
Sayfa 14 - İletişim YayınlarıKitabı okudu
Reklam
582 öğeden 571 ile 580 arasındakiler gösteriliyor.