Toprak Nevalesi

Sabitlenmiş gönderi
بِسْــــــــــــــــــــــمِ اﷲِارَّحْمَنِ ارَّحِيم
Reklam
Fıtrat Pedagojisi
Fıtrat PedagojisiHatice Kübra Tongar
8.6/10 · 2,500 reads
320 syf.
10/10 puan verdi
·
Liked
·
Read in 53 days
Od
Odİskender Pala
8.7/10 · 41.7k reads

Reader Follow Recommendations

See All
320 syf.
10/10 puan verdi
·
Liked
·
Read in 53 days
“OD” Kitap İncelemesi
İskender Pala ne de güzel işlemiş her bir sayfasını ilmek ilmek… Tasavvuf edebiyatı sevenler için etkisinde kalınacak bir kitap “OD!” Yunus Emre’ nin hayatını öyle güzel anlatmış ki etkisinden çıkamadım. İlk etapta Od’ un kelime manasını düşünsenizde aslında bütün sırrın da kelimenin içinde saklı olduğunu kitabı okuduğunuzda anlıyorsunuz. Yunus Emre şu şekilde bahsediyor: “Dağdan odun getiriyordum. Herkes ona odun diyordu; iki heceyle, OD-UN işte, ateş veren şey…Ama ben onun ilk hecesiyle ilgilendim, ateş olan kısmına, gönüllerde aşkı tutuşturan alevli kısmına, ‘OD’ a talip oldum. Herkes dağa odun için gittiğimi sanıyordu ama ben OD için gidiyordum.". Kitapta Yunus Emre'nin ailesini kaybedişi, dervişlik yolunda yaşadığı çileler ve kendi dünyasındaki iç savaşını anlatıyor. İskender Pala ilahi aşkı çok güzel işlemiş. Yaşanan olaylar beni çok derinden etkiledi. Dili ağır diyenlere kesinlikle katılmıyorum. Akıcı ve merak uyandırıcıydı. Şimdiye kadar okumamış olmam üzdü beni. “Kimisi bilmem der, bilir; kimisi bilir bilmezlenir. Kimisi bilmediğini bilmez, bilirim der; kimisi bildiğini bilmiyor zanneder. Bilmemeyi bilmekle bildiğini bilmemek aynı değildir. Kurtulanlar, bilmediğini bilenlerle bildiğini bilmeyenlerdir. Onlar birbirini bilir, birbirinden bilir, birbiriyle bilir.” Okuyun, okutun bizim Yunus'u.
Od
Odİskender Pala · Kapı Yayınları · 202041.7k okunma
“Aşkın aldı benden beni / Bana Sen’ i gerek Sen’i / Ben yanarım dün ü günü / Bana Sen’i gerek Sen’i / Ne varlığa sevinirim / Ne yokluğa yerinirim / Aşkın ile avunurum / Bana Sen’i gerek Sen’i”
Reklam
“Şöyle hayran eyle beni Aşkın oduna yanayım Her ne yana bakar isem Gördüğüm seni sanayım”
“Anladım ki bu yalan dünyadır; anladım ki evliya da olsan alan dünyadır. Kaçanın kurtulmadığı, şahin de olsa kanatları kıran dünyadır. Sevdiklerimizi alıp bizi ağlatan, Hazreti Süleyman da olsa tahtları viran eden dünyadır.”
“Kimisi bilmem der, bilir; kimisi bilir bilmezlenir. Kimisi bilmediğini bilmez, bilirim der; kimisi bildiğini bilmiyor zanneder. Bilmemeyi bilmekle bildiğini bilmemek aynı değildir. Kurtulanlar, bilmediğini bilenlerle bildiğini bilmeyenlerdir. Onlar birbirini bilir, birbirinden bilir, birbiriyle bilir.”
“Gözlerinden çıkıyor, gözlerime çarpıyor gibiydi ama kalbinden doğup kalbime girdiğini anlayabiliyordum.”
Her öğrendiğim şeyden sonra “İlim kendini bilmektir!” cümlesini gönlüme telkin edip durmaya başladım. Bu yolculukta bir karar aldım, artık çevremde olup bitenleri buna göre okumaya çalışacak, bütün evreni, kendimi bilme yolunda bir kitap sayacağım. Öyle ya, kişi kendini bilmezse ya nice okumaktır?
Reklam
“Yanlış olan, zor olan, hüsrana götüren kulun hata yapması değil, hatada ısrar etmesidir.”
“Sanki bir erik dalına çıkmıştım da orada üzüm yiyordum ama bahçe sahibi gelince cevizlerini neden yediğimi sormuştu.”
“Irmağın gölden, ya ki denizden kaçtığı nereden duyulmuş. Ben göl olmaya, belki denizde kendimi yok etmeye, o denize katışmaya gelmişim, yitmekten korkar mıyım?!.”
“Bütün mesele ırmak olup koşmalı mı; yoksa göl olup dinlenmeli miyim sorusunda düğümleniyor. Bozkır çağlayanlara mı, yoksa vahalara mı susamış durumda, kestiremiyorum.”
“Asalet doğruluktan değil duruluktan gelir. Körlük, nankörlüktür. Bu dünyada marifet nefsi silmek değil, belki nefsi bilmektir. Bu yol, ilim, irfan ve insan sevgisi üzerine kurulmuştur. Nefes, nefsi arıtır.”
“İnsanlar yaratılışlarının gereği madde ile mana dengesinde yaşamak isterlermiş. Madde tükenince geride bıraktığı boşluğu mana doldurur; yahut mana yükselince madde bedeni terk edip gidermiş. Zaten Allah da insanı bu madde-mana dengesi üzerine yaratmış. İnsanın içinde, her biri yarı yarıya etkin imiş. Mutlu olmak veye iyi kulluk edebilmek için maddenin göstergesi olan beden, eller, ayaklar, kirpikler, gözler ile mananın göstergesi olan düşünce, duygu, iman gibi bahisler birbiriyle dengeli tutulmalıymış. İnsan, bunların her ikisini de eşit kabullenir veya sahiplenirse bahtiyar bir ömür sürermiş.”
221 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.