"İşte insan bu kadar küçüktür, görünmeyecek kadar küçük... Hem de küçücüktür. Koskoca âlemde bir toz zerresi ne ise ondan dahi bin derece ufaktır bu insan. Lakin kendi küçüklüğünü bilir, Rabbinin büyüklüğünü bilirse işte o zaman âlemden büyük olur, âlem olur..."
Çevredeki devasa fabrikalara, demiryolunun o milim şaşmayan düzgünlüğüne, çeliğin parıltısına, elektrik enerjisini kendine ram edişine bakarak böbürlenmeye yeltenen insanın gözü yukarıya kayıp da milyarlarca yıldızla döşenmiş göğü fark edince içinde yaşadığı bu dünyanın kendi galaksisi içinde bir toz zerresi olduğunu ve ait olduğu galaksinin de galaksiler evreninde bir başka toz zerresinden ibaret bulunduğunu kavrıyor ve böbürlenme hevesini kursağında bırakmak zorunda kalıyor.
Reklam
Velinin en büyüğü, sahabinin en küçüğüne ait atın burnundaki toz zerresi bile değildir..
Mecnun ve Toz Bulutu
Bir gün Mecnun Yalnız ve yorgun Karşıda bir toz bulutu gördü Sanki geliyordu O'nu yutmak için Dedi dur ey toz bulutu Karanlığın bereketi ölüm otu Acele etme vakit var Sayılıdır saatler dakikalar Azrail bile senden sabırlıdır Burda sencileyin benim de işim var Arzum şu ki ödev bitip gün dolsun Benim de kaderim mutluca Bir toz zerresi olmak olsun
Sezai Karakoç
Sezai Karakoç
Denize düşüp kaybolan bir su damlası, toprağa karışan bir toz zerresi. Nedir bu dünyaya gelip gidişimizin manası? Fena bir böcek işte, bu gün var yarın yok. Hayyam
YA İNSAN?..
- "(...) Kâinatta her şey bir akış içinde... Kuşatıcı bir şuurun oluşu... Nasıl ki, "her şey gerçekleşmeden önce mümkün olma özelliğiyle vardır. "diyoruz... Öyleyse bir toz zerresi bile ne olacağını biliyor!.. Ya insan?.."
Sayfa 71 - 4.Levha, Hâdiselerin Mantığı -Leylâ ile Âdem- İBDA YayınlarıKitabı okudu
Reklam
Ah, gidebilmek, nasıl olursa, nereye olursa! Gidebilmek o açık denizlere, dalgalar, tehlikeler içinden, Yol almak açıklara, başka yerlere, Soyut Uzaklığa, Belirsizlik içinde, gizemli gecelerin karanlığında. Rüzgara, kasırgaya kapılmış bir toz zerresi gibi sürüklenircesine ! Gitmek, gitmek, hiç durmadan gitmek! Kanatlanmak için tutuşuyor olanca kanım! İleri atılmak istiyor bütün bedenim! Sellere kapılmış gibi bütün imgelemim Çırpınıyor, kükrüyor, kabıma sığamıyorum!.. Köpük köpük oluyor kızışan isteklerim Ve kayalarda patlayan bir dalga gibi tenim!
Uzun zamandan beri nasıl aldanabildin? Böyle bir hadise olmasaydı bile, senin toz zerresi halindeki işaretleri bile manalandıran anlayışın, gerçek Meral'i kat kat aşan bir hayale çevirmekten niçin alıkoyamadı?
Benim de kaderim mutluca Bir toz zerresi olmak olsun
Reklam
Toz zerresi kadar bir faninin kendini Tanrı gibi hissetmesi, Tanrı’nın kendini Tanrı gibi hissetmesinden daha iyiydi ona göre.
Sayfa 167Kitabı okudu
Yaz akşamlarında yaseminler artık eskisi gibi güzel kokmuyor. Laleler artık eskisi gibi rengarenk değiller. Sadece kainatın sınırsızlığına dair şaşkınlığım ve beklenmedik tabiat olaylarına ilişkin korkularım baki kaldı. Dünyamızın kainatta bir toz zerresi olduğu, bizlerin de bu toz zerresinin içinde seçilemeyecek kadar küçük varlıklar olduğumuz bilgisi hala içimi derin bir umutsuzlukla dolduruyor.
Sayfa 287Kitabı okudu
Haşşaşiyûn Cenneti
“Denize düşüp kaybolan su damlası Toprağa karışan toz zerresi Nedir bu dünyaya gelip gidişimizin manası? Fena bir böcek işte, bugün var yarın yok.” Ömer Hayyam
Sayfa 162 - Yapı Kredi YayınlarıKitabı okuyor
Ah, gidebilmek, nasıl olursa, nereye olursa! Gidebilmek o açık denizlere, dalgalar, tehlikeler içinden, Yol almak açıklara, başka yerlere, Soyut Uzaklığa, Belirsizlik içinde, gizemli gecelerin karanlığında. Rüzgara, kasırgaya kapılmış bir toz zerresi gibi sürüklenircesine!
Sayfa 47 - can
Denize düşüp kaybolan su damlası Toprağa karışan toz zerresi Nedir bu dünyaya gelip gidişimizin manası? Fena bir böcek işte, bugün var yarın yok.
Sayfa 162
Resim