"Amerikalı entelektüel Gilmore, ırkçılık sözcüğünün kendisi için ne anlama geldiği sorulduğunda, ırkçılığın, bazı toplulukların erken ölüme maruz bırakılması olduğunu söylüyor.
Bu tanım erkek egemenliği, eşcinsellere ya da trans bireylere duyulan nefret, sınıfsal tahakküm, her türlü toplumsal ve siyasal baskı için de geçerli. Siyaseti, canlıların, başka canlılar tarafından yönetilmesi ve secmemis oldukları bir toplum içinde yaşayan bireylerin varlığı olarak tanımlayacak olursak, demek ki siyaset, korunan teşvik gören, desteklenen toplulukları, ölüme, işkenceye, cinayete maruz bırakılan topluluklardan ayıran şeydir.
Diye başlayan muhteşem bir kitap.