Kurtadığımız dünyayı yönetmeye kalkıştığımızda, Henry Steele Commager gibi liberaller, Amerika'nın gücünü kullanış tarzında bir bit yeniği arayanlara şiddetle çıkıştılar. Soğuk Savaş'ın doruğunda, şöyle yazıyordu Commager: "Bu sicil, tarihte eşine rastlanmayacak bir sicildir, gücün kullanılışı açısından: Birleşmiş Milletlerin kuruluşu, Truman Doktrini, Marshall Planı, Berlin hava köprüsü, NATO'nun kuruluşu, Kore savunması, atom gücünün barışçıl amaçlarla kullanılması, Dördüncü Madde - bu soylu davranışlar öylesine bilgece, öylesine aydınlık bir yol çiziyorlar ki gücün kullanımında yeni bir kavrama yöneltiyor bizi." Evet, imbikten geçmiş kutsal egemenliğe elbette ki azizlere, benimsenmiş öğretiye inanmayanlara uygulanan yığınla kısıtlama uygulanamaz.
Sayfa 18 - Can benimKitabı okudu
İsmet İnönü Lozanı Delen Kişi Olarak Tarihe Geçmiştir
Sevgi Erenerol, Athenagoras'ın Patrik seçilmesini şöyle değerlendirmektedir: "Truman Doktrini çerçevesinde Marshall yardımlarına bir de papaz eklenir. Yunan asıllı ABD vatandaşı olan bu papaz, Athenagoras'tır. Patrik olması için Türkiye Cumhuriyeti devletine gönderilir. Bu durumun kanunlarımıza ve Lozan'a aykırı olmasına rağmen bir gecede alınan kararla T.C. vatandaşı yapılır ve İstanbul'daki Rum Kilisesi'nin başına oturtulur. İşte bu tarihten itibaren Türk kurumu kabul ettiğimiz bu kilise ABD denetimine girmiş, ABD'nin sesi olmuştur. Ne acıdır ki, 1923'te Lozan Antlaşmasını'nı imzalayan İsmet İnönü Cumhurbaşkanıdır. Bu kanunsuzluğa müsaade ederek 26 yıl sonra Lozan'ı delen kişi olarak tarihe geçecektir."
Reklam
1947, Doğu ve Batı Avrupa'nın çok farklı etkilerinin görüldüğü kilit bir yıldı. Mart ayında Truman Doktrini, yani Yunanistan ve Türkiye'ye ilişkin olarak açıklanan "ABD'nin silahlı azınlıklar veya dış baskılarla boyun eğdirme girişimine direnen hür ulusları destekleme politikası" ilan edildi. Bereketsiz hasatlar ve döviz kıtlığının Batı Avrupa'nın ekonomik canlanmasını ve keza muhtemel olarak demokratik kurumlarını tehlikeye soktuğu durumla karşılaşıldığında, ABD Dışişleri Bakanı George Marshall 5 Haziranda ABD'nin Avrupa'ya mali yardım sağlamaya hazır olduğunu açıkladı. Yardım alacak ülkelerin bu yardım karşılığında serbest piyasa lehinde birtakım reformları kabul etmeleri ve Amerikan yardımını kullanma karşılığında stratejilerini düzenlemeleri gerekiyordu. Bu da daha genel olarak Avrupa'nın ekonomik entegrasyonunu teşvik edeceği umulan bir şarttı. Marshall Planı, adını Dişişleri Bakanından almıştı, onun ricası üzerine bu planı düzenleyen kişi ise Kennan'dı.
Sayfa 570Kitabı okudu
Marshall Planı
ABD Devlet Başkanı Truman'ın doktrini ve Marshall Planı tıkır tıkır yürüyordu. 1945 yılında Hiroşima ve Nagazaki'ye atom bombası atılmış, yüz kırk bin günahsız Japon katledilerek, ABD dünyanın en azından bir yarısının ağabeyi olmuştu...
Sayfa 336Kitabı okudu
416 syf.
·
Puan vermedi
Avrupa tarihine başlamak isteyip'de kitap kararı veremiyenler için öneririm, kitap'da konuları yüzeysel geçiyor. Fransız ihtilali, Bosna savaşı, Truman Doktrini ve Marshall Yardımı , Demiryolu Çağı, Çiçek aşısı , konuları içeriyor... Antikcağ'da Avrupa , Ortaçağ'da Avrupa, Yeniçağ Avrupası ,19.Yüzyılda Avrupa,20.Yüzyılda Avrupa 'dan bahsediyor. Boyutu küçük olduğu için yanınızda rahat taşıyabileceğiniz kitap... Mutlu okumalar
Dakikalar İçinde Avrupa Tarihi
Dakikalar İçinde Avrupa Tarihi
Dakikalar İçinde Avrupa Tarihi
Dakikalar İçinde Avrupa TarihiÖnder Kaya · Kronik Kitap · 2022148 okunma
Türkiye’nin bugünkü acıklı durumunun başlangıcı ve kaynağı olan Truman Doktrini altında modern emperyalizm, ekonomik, politik ve stratejik çıkarları için özellikle geri kalmış ülkelere yardım maskesi altında sömürü ağlarını germeye başlamıştı.
Reklam
Yalçın Küçük'ten mükemmel tespit ..
Yalçın Küçük, Tan Matbaası, Zincirli Hürriyet gazetesi ve DTCF baskınlarını gayet veciz bir şekilde şöyle anlatmaktadır: Tan Olayı, Türkiye'de komünist tehlikesi olduğu konusunda İngiliz ve Amerikan yöneticilerini uyarmak için düzenlendi. Zincirli Hürriyet Olayı, Truman Doktrini'ni haklı çıkarmak için planlandı. Solcu Profesörler Olayı, Marshall Planı'ndan önemli bir pay almak için sahneye kondu . ... Ancak hepsi bu kadar değil. Bu üç büyük olayı, bu üç büyük sağ terörü, sadece dış politika olayı olarak görmek, doğrunun içini boşaltmak olur. Doğru, Soğuk Savaşın Türkiye'nin bir iç sorunu olduğudur. Soğuk Savaş Türkiye'nin iç dinamiği ile ilgilidir. (Küçük, 2003: 436-437)
Sayfa 73 - Yordam Kitap 2. Baskı 2019Kitabı okudu
Sırasıyla : Truman Doktrini - Kuzey Atlantik Paktı ve NATO ..
Oral Sander, 1947-1952 yılları arasında ABD stratejisinin şu üç temel hedef üzerine inşa edildiğini söyler: * Avrupa'nın askeri, ekonomik ve siyasi istikrarını sağlamak * Avrupa'yı ABD'nin koruyucu stratejik nükleer şemsiyesi altına almak * ABD'nin önderliğinde ve onun sıkı işbirliği ile Avrupa'nın gücünü dünya ölçüsünde bir savunma için örgütlemek
Sayfa 64 - Yordam Kitap 2. Baskı 2019Kitabı okudu
Bu neye benziyor, hani bizde bazı şaşkınlar vardır, İnönü, Menderes diktatına karşı çıktı, iktidarında devletçilik yaptı diye 'mumaileyhi' ilerici filan sayarlar da, aynı İnönü'nün 1938-1950 arasını düpedüz faşistlik etmekle geçirdiğini, sonra da ülkeyi gözünü kırpmadan Truman Doktrini denilen, üstelik bugün çektiğimiz bunca musibetin kaynağı olan rezilliğe bulaştırdığını görmezler, işte ona.
Bilgi Yayınevi 1995 Sayfa: 395
Truman Doktrini
Ortadoğu' nun istikrarı ve Amerikan çıkarları için , Türkiye ve Yunanistan ' a yardım yapılması zorunludur .
Reklam
1946'nın sonuna gelindiğinde, Moskova, İran'ın bir eyaletini ayırmaya çalıştığı için Türkiye'yi tehdit etmeye başladı; bu arada Yunan komünistler seçilmiş Yunan hükümetine karşı yeniden savaş açmıştı. Truman Çanakkale ve İstanbul Boğazlarından geçerek Karadeniz'in girişine ulaşan iki etkileyici savaş gemisi gönderdi. Şubat 1947'deyse Truman Doktrini'ni ilan etti: Amerika, Türkiye ve Yunanistan'ın bağımsızlığını koruyacağını taahhüt ediyordu. Bunu adını son derece saygı duyulan bir general ve daha sonra da Dışişleri Bakanı olan George Marshall'dan alan Marshall Planı takip etti: Avrupa devletlerinin zarar gören ekonomik koşulları Amerika'nın cömert fonları ve yardımlarıyla iyileştirilecekti. (Bu teklif Rus bölgesindeki devletlere de yapıldı ancak hükümetleri reddetti.) Marshall Planı'nın amacı tabii ki komünizmin daha fazla yayılmasını engellemekti. Fransa ve İtalya gibi bazı Batı Avrupa ülkelerinde, Sovyetler Birliği'nin savaş döneminde saygınlığının da etkisiyle, komünist partiler güçlüydü ancak hiçbir zaman iktidara gelecek kadar güçlenemediler. Aslında, Soğuk Savaş boyunca -kırk yıldan fazla bir süre- Demir Perde'nin batısında kalan hiçbir ülke komünist olmadı. Ancak 1947 geldiğinde Birleşik Devletler ve Sovyetler Birliği arasındaki çatışma, yani Soğuk Savaş başlamıştı (gerçi "Soğuk Savaş" terimi bundan bir yıl sonra bazı Amerikan düşünürleri tarafında icat edildi).
Sayfa 150 - Ketebe YayınlarıKitabı okudu
Truman Doktrini yardım mıdır?
II. Dünya Savaşı sonu. Modern emperyalizm, Türkiye’yi kendi etki alanı içine almak istiyordu. Amerika Birleşik Devletleri Başkanı Truman adına “Truman doktrini” daha yeni çıkmıştı. Türkiye’nin bugünkü acıklı durumunun başlangıcı ve kaynağı olan Truman doktrini altında modern emperyalizm, ekonomik, politik ve stratejik çıkarları için, özellikle geri kalmış ülkelere yardım maskesi altında sömürü ağlarını germeye başlamıştı.
·
Puan vermedi
Deniz Gezmiş’e geçmeden, ikinci dünya savaşı ardından başlayan ABD SSCB güç mücadelesi, Avrupa’nın ayağa kalkması, peyk ülkeler oluşması, Truman doktrini Marshall yardımı gibi Dünyanın oluşan yeni düzeni geniş bir bakış açısıyla, çok derli toplu biçimde anlatıldıktan sonra, Türkiye’nin genel bir siyasi tarih özeti ve ardından bağımsızlık ve özgürlük amacıyla kendilerini feda eden Deniz Gezmiş ve arkadaşlarının olayları usta bir biçimde dile getirilmiş. Kitabı çok beğendim. Tarkan Tufan, Türkiye’nin buhranlı yıllarını gayet gerçekçi açıklamış.
Deniz Gezmiş
Deniz GezmişTarkan Tufan · La Kitap Yayınları · 2016169 okunma
Türkoloji, temelinde bir İngiliz icadı ve disiplinidir. büyük Britanya'nın, bu disiplin kürsülerini 1947 yılından itibaren Truman Doktrini ile, Yunanistan ve Türkiye'nin siyasal "sorumluluğuyla" birlikte, Amerika Birleşik Devletleri'ne terk etmesi, bu gerçekliği ve gerçekliğin gizlediği daha önemli sırları görmemizi engellenmemelidir. Türk nasyonalist akımlarının da, yine bu çerçevede, Rusya'nın İç Asya'yı kolonizasyonuna bir karşı silah olarak Londra tarafından ateşlendiğini söylemek durumundayız. Rusya'nın buna cevabı içinde "Kürdoloji" ve Kürt nasyonalizmi var.
1967’deki “6 gün Savaşı” ve 1973’teki “Yom Kippur savaşlarında, Türkiye Arap ülkelerini İsrail’e karşı desteklemiştir. Bu olumsuz gelişmelere karşı, iki ülke ilişkilerini özellikle askeri, istihbari ve savunma düzeylerinde devam ettirmiş, bunda her iki ülkenin Batı ekseninde yer alması temel bir rol oynamıştır. Türkiye Batı savunma konseptine, Yunanistan’la birlikte, 1947 Truman Doktrini çerçeve sinde kabul edilmiştir. 1952’de yine Yunanistan’la birlikte, NATO’da üyeliği onaylanmıştır. İsrail’in doğuşu genellikle Batı ülkeleri tarafından desteklenmiştir. NATO üyesi Türkiye ve ABD müttefiki İsrail ortak noktalarda buluşsa da, çelişkiler yıllar içerisinde devam etmiştir. ABD müttefikliği Ortadoğu’da Batılı bir ekseni teşvik etmiştir. 1955’te Türkiye, İran, Pakistan, Irak ve Britanya Bağdat Paktı’nı kurmuşlardır. Irak, 1958’deki askeri darbeden sonra, SSCB’ye yanaşınca, Pakt’tan ayrılmış ve örgüt CENTO’ya dönüşmüştür. İsrail, her iki oluşumda da yer alamamıştır. Ancak başka bir gelişme, Türkiye-İsrail arasında 1958’de imzalanan “Çevresel Pakt”tır. 29 Ağustos 1958’de Menderes ve Ben Gurion tarafından imzalanan gizli anlaşmayla, Trident istihbarat ağı kurulmuştur.
Resim