Göğsümde bir sıkıntı hissettim.
"Ömrümde hiç aşık olmadım." dedim.
Hemen karşılığını verdi: "Ben oldum."
Sonra da işini yarıda kesmeden sözünü tamamladı.
"Yirmi iki yıl sizin için gözyaşı döktüm."
"Bir zamanlar annenin karnındaydın, Rapunzel." dedim. "Doğum o zamanlar ölüm gibi bir şeydi. Rahme tutunmak için elinden geleni yaptın, kolay kolay çıkmadın dışarı. Rahim kadar gerçek, rahim kadar güvenli bir yer yoktu senin için ama kaçınılmaz olan gerçekleştiğinde kendini dünyada buldun. Ve bu kez de işte burası gerçek, buradan daha yaşanılası bir yer yok dedin. Şimdi de dünyadan ayrılmayı ölüm gibi görüyorsun. Ama bilemezsin ki Rapunzel, neresi daha gerçek? Yapmamız gereken tek şey, bir zamanlar rahme bütün gücümüzle tutunduğumuz gibi, şimdi de dünyaya bütün gücümüzle tutunmak. Çünkü ancak bu şekilde yaşadım diyebiliriz, elimden geleni yaptım... Ötesini düşünmek şart değil. Şu an buradasın. Gidenleri düşünme, çünkü sen o küçücük ellerinle dünyaya sımsıkı tutunmaya devam ediyorsun."
"Hoşuna gidiyor mu?"
"Çok. Elimden gelse seninle sekiz yüz elli iki bin kilometre hiç durmadan konuşurdum."
"Bu kadar yola nasıl benzin yetiştiririz?"
"Gider gibi yaparız."