Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Tuba Aydın

Hayatın her saniyesinde upuzun bir ağlayan insan kervanı, bir de daha küçük bir gülen insan kervanı var. Ama üçüncü bir kervan daha var -- artık ağlamayanların ve gülmeyenlerinki. Üçü arasında en hüzünlü olan da o. Ondan söz etmek istiyorum.
Reklam
Evet, cehennem de böyle olmalı: tabelalı caddeler ve insanın kendini ifade etme olanaksızlığı.
Yakınlık kolayca bulunur, hem de hiç bir bağlayıcılığı yoktur. "Size yakınlık duyduğuma inanın," deyip hemen ardından, "Şimdi de başka şeylerle uğraşalım," diye geçirir insan içinden. Yönetim kurulu başkanlarına özgü bir duygudur bu; felaketlerin ardından ucuza elde edilir. Dostluk ise daha sadedir. Uzun sürelidir ve elde edilmesi zordur fakat bir kez elde edildi mi artık ondan kurtuluş yoktur, gereğini yerine getirmek gerekir. Dostlarınızın her akşam size telefon edip dostluk gereği, o akşam intihara niyetlenip niyetlenmediğinizi ya da sadece arkadaşa ihtiyacınız olup olmadığını, dışarı çıkmak isteyip istemediğinizi soracaklarını sanmayın sakın. Hayır, olur da telefon ederlerse, inanın bana, yalnız olmadığınız ve yaşamı güzel bulduğunuz bir akşama denk gelecektir bu. Onlara göre kendinize karşı ödeviniz gereği, intihara daha çok onlar iteceklerdir sizi. Dostlarımızın bizi yüceltmesinden Tanrı korusun bizi, aziz bayım. Görevi bizi sevmek olanlara, yani yakınlarımıza (ne deyim!), akrabalarımıza gelince, o da başka bir derttir. Onlar doğru sözcüğü bulur ve bununla hedefi gözünden vururlar, tetiği çeker gibi telefon ederler. Ve isabetli atış yaparlar. Ah o Bazaine'ler!

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Yarın... Yarından sana ne? Yarın böyle olur mu? Hava böyle güzel olur mu? Bir hafta sonra ne olur, belli mi? Yaşıyor olur muyuz? Gelecek ay İstanbul yerinde olur mu? Dünya yerinde olur mu? Yarın... Hayatta yarın yok ki. Ve bugünü elinden kaçırdığında, ne kalır geriye?
Hep bekleyiş. Ömrümüz bekleyişle geçiyor. Çocukken büyümeyi bekliyoruz, büyüyünce sabahı, sağlığı, dostluğu, aşkı... Beklediklerimizi bulurken yitiriyoruz.
Reklam
Mantığı yardımcı olmayana duanın da yardımı olmaz.
Ama anılar, rüzgarda bir süre mırıldanan ve sonra sesi bir daha duyulmayan güz yaprağından başka nedir ki zaten.
Bir kişi çalışmadan yaşasın diye, bin kişi yaşamadan çalışır.
Sayfa 123Kitabı okudu
İnsan neden başkasının mutluluğu için mutsuz olmak zorunda kalsın? Ya da kendi mutluluğu için neden başkasını mutsuz etmek zorunda olsun?
Reklam
İnsan, tuhaf bir mahluk Müştak Bey... Kendisine değer verenden kaçar, eziyet edeni sever.
Sayfa 371Kitabı okudu
Bütün kuruntuların bir bir gerçek olduğu döneme yaşlılık demiyor muyuz?
Hayatta bazı şeylerin ya biraz geç ya da biraz erken gerçekleşmesi neredeyse bir yasa gibidir.
..kendinden dışarı çıkıp kendine bakmadıkça kim olduğunu asla bilemezsin.
Ne çok ister insan büyük kederlerin ardından ölüp gitmeyi de, başaramaz. Ruh, başına kara bir hale takarak göğe yükselmek için çırpınır ama vücut dünyalıdır; yer, içer yaşar.
98 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.