tubigo

Hangi yaşta olursak olalım kendimize sormalıyız: Neyi yaşamamız gerek, biz neyi yaşıyoruz? Önemli olan bu.
Reklam
Bir anı nasıl doğar? Hatırlıyorum'da kışkırtılan anılar, su yüzüne çıkartacağım unutulmuş şeyler, geçmişin isteyerek hatırlanışı, yani unutuşun tersi vardı.
Bize acı çektiren geçicilik değildir. Bize acı çektiren öyle olmadıkları halde bir şeylerin kalıcı olmasını istememizdir.
Sayfa 144Kitabı okudu

Reader Follow Recommendations

See All
Geçmiş üzerine her düşüncelere dalışımız, kendimize keskin bir bıçak saplamak gibidir. Acı çekeriz ve acımız etrafımızdakilere saçılır.
Birçok türün işgaline maruz kalıyoruz- görüntüler, sesler, kokular, dokunuşlar, fikirler - ve bunların birçoğu içimizdeki tutkuyu, şiddeti, korkuyu ve umutsuzluğu besliyor. Buda, duyu kapılarımızın her birine bizi koruması için bir nöbetçi yani farkındalığı koymamızı tavsiye ediyor.
Reklam
Bir şey meydana geldiği zaman onun varlığını kabul etmeli ve doğasına derinlemesine bakmalıyız. Derinlemesine baktığımız zaman onu meydana getiren ve beslemeye devam eden besin çeşitlerini keşfedeceğiz.
Özlemek, göremediğini 'düşünmek' değil, görmektir. Özlemek, işte, görmek 'istediği' ni görmeden edememek ;ama görememektir.
Sayfa 39
Kişinin yaşamı, uzaklıklar ile yakınlıklar arasında yürür:kişi, ne yaparsa yapsın, hep, ya, birşeylere-birilerine - yaklaşıyor, ya da birşeylerden-birilerinden - uzaklaşıyordur-hiçbirzaman, biryerde-birileri ile birlikte-, duruyor değil:hep yürüyor...
Sayfa 8
İçinde yaşadığım anın kaygısı vız geliyor, uzun da sürmüyor. Zamanın enginliğine açım ben ; ve koşulsuz olarak ben olmak istiyorum.
Asla gerçekleşemiyoruz. Karşı karşıya duran iki uçurumuz biz.
Reklam
Öyleyse kim kurtaracak beni var olmaktan? Hayatımı toprağa veriyorum.
Aslında kaybedecek hiçbir şey yok. Biz, "O şeyi kaybettim," demeyi bırakıp onun yerine, " O şey geldiği yere döndü," dediğimizde, içsel huzur başlar.
Olaylar ve insanlar, bizim onların olmasını arzu ettiğimiz gibi ya da göründükleri gibi değildirler. Onlar oldukları gibidirler.
Bizi gerçekten korkutan ve umutsuzluğa düşüren şey, dışımızdaki olayların kendileri değil, fakat bizim onlar hakkındaki düşüncelerimizdir. Bizi rahatsız eden, "şeyler" değil, onların anlamını yorumlama biçimimizdir.
Gözlerinizi açın. Her şeyi gerçekte oldukları gibi görün. Böylece kendinizi sahte bağlılıkların acısından kurtarabilir ve kaçınabilir yıkımlardan koruyabilirsiniz.
113 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.