Dünyanın en önemli şeyinin ne statünüz, ne çevreniz ne de başka bir ediminiz değil de ruh sağlığınız olduğunu kavradığınızda; tıpkı bedeninizi sağlıklı gıdayla besler gibi ruhunuzu da sadece doğru insanlar, doğru his ve çıkarımlarla beslemenin önemini idrak ediyorsunuz.
Huzur seviyenizin belirli bir eşiğin altında olması durumunda asla verimli bir yaşam süremeyeceğinizi, hayallerinizin peşinden yürüyemeyeceğinizi, güven dolu ilişkiler kurmak şöyle dursun kaos ve kargaşa dolu bir hayatın ortasında bir düğüme dönüşeceğinizi daha net görüyorsunuz.
Dolayısıyla, insanın en önemli ilişkisi ne ailesiyle, ne aşığıyla, ne dostlarıyla olan ilişkisidir. Bizzat kendisiyle olan ilişkisidir; bunu temele alınca, onu fırtınalardan koruyacak köklü sığınağı olur; "ben sığınağı"dır bu. Ötekiler ile tüm bağlarını da kuvvetlendiren sığınak.