1934 yılında Soyadı kanunu çıktı, her Türk kendine bir soyadı alacaktı.
...
Dünyanın en cimrileri "Eli açık", dünyanın en korkakları "Yürekli", dünyanın en tembelleri "Çalışkan" gibi soyadları aldılar.
...
Her türlü yağmada hep sona kaldığım için, güzel soyadı yağmasında da sona kaldım. Bana ortada böbürlenebileceğim bir soyadı kalmadığından, kendime "Nesin" soyadını aldım. Herkes "Nesin?" diye çağırdıkça ne olduğumu düşünüp kendime geleyim istedim.
Gözünü kapattı, derdine çare olduğu son insanın da kendini kullandığını farketmişti. Hayal kurduğum zaman bir şeyler hep ters gidiyor diye düşündü, kurduğu hayalleri unuttu. Hayal kırıklıkları, beklentilerinden kaynaklıydı. Arkasına döndü, eve döndü. İnsan hep eve dönerdi zaten.
Ben, bana ait olan her şeyi kaybetmiş ama kendini kazanmış, kendini kazanmak için bile savaşmak zorunda bırakılmış biriyim. Kendimle olan savaşları kazandım. Sana yenildim.
Eskiden şöyle sanırdım , sen bir yol haritası çizersin ve o rotaya uyarsın hayat yolunda . Tak tak tak. Adım adım . Hedefe yönelik . Oysa şimdi görüyorum ki sen yürüyorsun ve harita güncelleniyor ve hareket de asla doğrusal değil. Yürürken karar verdiğimiz şeyler var sadece.