Tuğçe Duman

Buna içimdeki şeytan diyordum; müdafaasını üzerime almaktan korktuğum bütün hareketlerimi ona yüklüyor ve kendi suratıma tüküreceğim yerde, haksızlığa, tesadüfün cilvesine uğramış bir mazlum gibi nefsimi şefkat ve ihtimama layık görüyordum. Halbuki ne şeytanı azizim, ne şeytanı? Bu bizim gururumuzun, salaklığımızın uydurması... İçimizdeki şeytan pek de kurnazca olmayan bir kaçamak yolu... İçimizde şeytan yok... İçimizde aciz var... Tembellik var... İradesizlik, bilgisizlik ve bunların hepsinden daha korkunç bir şey: hakikatleri görmekten kaçmak itiyadı var... Hiçbir şey üzerinde düşünmeye, hatta bir parçacık durmaya alışmayan gevşek beyinlerimizle kullanmaya lüzum görmeyerek nihayet zamanla kaybettiğimiz biçare irademizle hayatta dümensiz bir sandal gibi dört tarafa savruluyor ve devrildiğimiz zaman kabahati meçhul kuvvetlerde, insan iradesinin üstündeki tesirlerde arıyoruz.
Sayfa 250Kitabı okudu
Reklam
Sevgi, acıyı tatlıya, toprağı altına, hastalığı şifaya, zindanı saraya, belayı ve kahrı nimete dönüştürür.
Sayfa 197 - Nida yayıncılıkKitabı okuyor
Hayat, Allah'ın bir lütfudur. Ölüm, Allah'ın bir takdiridir. Dünya, Allah'a itaat etmek için bir tarladır. Ahiret, hasat yeridir. Mutlu, Allah'ın gösterdiği yoldan giden, bedbaht, Allah'tan yüz çevirendir.
Sayfa 120 - Nida yayınlarıKitabı okuyor