328 syf.
10/10 puan verdi
Aydınlığa uyanık kalanlar çıkacak  unutma!" Atahan, tuhaf bir hisle belaya doğru çekiliyordu . Sevgilisiyle buluşmak için yola çıktığında başına geleceklerden habersiz yol ayrımında yanlış yola girince karanlığın ve ürpertici bir sessizliğin içinde buldu kendini. Sabaha karşı girdiği kasabada ,kasabayı bir kubbe gibi saran yüksek güçlü bir
Kasabanın Tanrıları
Kasabanın TanrılarıLevent Aslan · Sokak Kitapları Yayınları · 202127 okunma
121 syf.
·
Puan vermedi
·
11 saatte okudu
Ölürken kahkahamı ona bırakacağım.
"Bir kadın, bütün parçalanmış, yanmış aklı ve hiç sarsılmayacak açıklığıyla yazmış bir kadın..." Sy 49 Düşüncesiz bir koca ve anlayışsız bir anne ile yaşamanın insanı nasıl adım adım intihara sürüklediğinin çarpıcı bir örneği. "Şiir yazdığını bile bilmezdim, bir kenarda pıtır pıtır bir şeyler yazardı." Görebileceği ya da
Kırmızı Kahverengi Defter
Kırmızı Kahverengi DefterNilgün Marmara · Telos Yayıncılık · 20001,444 okunma
Reklam
Plüton Nereden Geldi?
Plüton'un, Güneş'in etrafında eliptik bir yol izlediği ayrıksı bir yörüngesi vardır. Diğer gezegenlerin yörüngeleri daha daireselken Plüton'un yörüngesi oldukça yassı bir elipstir. Diğer gezegenlerin çoğunun yörünge düzlemleri birbirlerine paralel sayılabilecekken Plüton'un yörünge düzlemi ile diğer gezegenlerin genel yörünge düzlemi arasında büyük bir açı mevcuttur. Bu yassılık ve açı Plüton'un kökenine dair ilginç bir hikâye anlatmaktadır. Öncelikle, Plüton büyük ihtimalle, yaklaşık 4,5 milyar yıl önce güneş sisteminin oluşumundan kalma gezegenimsi bir yapıdır. Bir gezegen oluşturmak üzere diğer parçalarla hiç kaynaşmamıştır. Bir defa-sında Plüton'un güneş sisteminin dışından yakalanmış olabileceği düşünülmüştü; çünkü bu durum gezegenin tuhaf yörüngesel karakteristiğini açıklardı. Yine de güneş sistemi tarihinin başlarında, gaz devlerinin Güneş'e çok daha yakın bir konumda oluşmuş olmaları muhtemeldir. Bir noktada dış güneş sistemindeki mevcut konumlarına taşındılar. Neptün'ün taşınmasının Plüton'u ve benzer boyuttaki Kuiper Kuşağı cisimlerini şu anki konum ve yörünge-lerine sürüklemiş olması muhtemeldir.
Kaş yaparken, göz çıkarır elleri Çok silâhtan tesirlidir dilleri Hayret ettim, bir tuhaf ki hâlleri, Poyraz eser yüzlerinde savcı bey! Derviş olup çıktım tığsız, tebersiz İlk görüşte avladılar habersiz Pişirdiler beni tuzsuz, bibersiz Kebap oldum közlerinde savcı bey! Bölüştüler gönlüm ile aklımı Davacıyım, ara benim hakkımı... Bir yol göster, haksız mıyım, haklı mı? Yorulmayım izlerinde savcı bey.
Şairlerin esrar içip kendilerinden geçtikleri, Doğu'dan gelen ıvır zıvır eşyalar arasında, gizemli gölgelerin ve dumanların şehvetli sarmallarının yol açtığı garip yansılarla dolu tuhaf mekânlarda can sıkıntısıyla yaşadıkları yozlaşma zamanlarıydı. Kara kedisine âşık olan hüzünlü, genç bir şair vardı; kedisiyle birlikte, hiçbir kadının ayak basmadığı yoksul bir odada yalnız yaşıyordu; düşlerini orada kuruyor, uzak hayallerle ve dumanın verdiği sarhoşlukla şiirlerini orada yazıyordu.
Tuhaf bir his yol boyunca genzime oturmuştu. Kendimi vezir parmağı tatlısına mevzu bahis olmuş vezir gibi saçma sapan bir yerde hissediyordum.
Reklam
Geri199
1.000 öğeden 991 ile 1.000 arasındakiler gösteriliyor.