Batının binlerce yıllık tarihi; kitle halinde çarmıha germeler, işkence odalarının icadı, dünya savaşları, soykırım, etnik temizlik gibi günahlarla tıka basa dolu. Tamahkârlık, köle ticaretini yeşertmiş ve yerli halkların boyun eğdirilip acımasızca sömürülmesine yol açmıştır. Eğlenceler, zalimlik karşısında büyülenmişliğin izlerini taşır, gladyatör oyunlarından Hollywood’un modern fantezilerine dek zalimlik, imgelemi zapt eder. O halde ne yapmalı? Sayısız araştırma ekranlarda görülen şiddetle gerçek hayatta şiddete yönelme arasında bağ kuruyor. Yaşadığımız zaman diliminde çocuklarımıza yapabileceğimiz iyiliklerden birisi, onları televizyon veya bilgisayarın değil gerçek hayatın sesiyle buluşturmaktır. Onlarla hayatı gezebilir, insanları ve sokakları tanıyabilirsiniz. Biraz tuhaf görünmek pahasına da olsa şunu öneriyorum: Onlarla akıl hastanelerini, huzurevlerini, yetiştirme yurtlarını, mülksüzlerin yaşadığı sokakları, camileri, havraları ve kiliseleri gezin. Birlikte çarşıları, pazarları, aktarları dolaşın. Gerçek hayatın nasıl bir şey olduğunu ve ıstırabın gerçek bir insana değdiğinde ne yapabileceğini onlara gösterin. Gerçek hayatın nerelerde soluk alıp verdiğini, insanların nelere gülüp nelere üzüldüğünü, gerçek hayatın seslerinin neye benzediğini onlara öğretin.
Artık yalnız yaşamıyorum, yurtdışında da yaşamıyorum, tersine, evlendim ve yeniden Madrid'de yaşıyorum. Bir oğlum var. Henüz mini mini bir çocuk, ne konuşuyor ne yürüyor, tabii bir belleği de yok, hâlâ anlayamıyorum, nasıl oldu bu, bana uymayan, tuhaf ve yabancı bir şey gibi geliyor, oysa gece gündüz bizimle birlikte yaşıyor, doğduğundan beri
Reklam
tuhaf bir sıkıntı öncesi, bir yağmur sıkıntısı öncesi, kapatılmış, köşeye sıkıştırılmış bir hayvan gibi dolaşmak evin içinde. Jan Garbarek dinlemek bir kıstırılmışlık duygusuyla. sonra şimdi o çıt eden şey yürekte... ardında o korkunç uğultuyla... ve bütün cam çerçeveyi indirip yere... büyük şangırtılarla yol alan Nuh’un gemisine binmek... sirrus bulutları ile... dilek mumları... madeni düğmeler... yabanıl çığlıklarla... ilkel bir ayin gibi ilerlemek... sonra hüzün... Nuh’un hüznü... uzun bir süre öldürüldüm ama hep değil.
Yaşadığımız yüzyılda artık kimliğin sosyal bir ürün olduğu ve “postmodern” toplumlarda tek ve istikrarlı bir kişisel kimliğin üretilip sürdürülmesinin zorlaştığı dile getirilmektedir. Benliğin kalabalıklaşmasını tarif etmek için icat edilen “multifreni” kavramı, varlığın çoklu ve farklı potansiyellerinin edinilmesine atıfta bulunmaktadır. Benlik
1977 yılında Guardian tuhaf ve sonradan oldukça ünlenen bir Nisan Bir şakası yaparak San Seriffe’in bağımsızlığının onuncu yol dönümünü kutladı. San Seriffe adlı cumhuriyette bütün yer isimleri fontlar dünyasından alınmıştı.
"Aragorn pelerinini geri itti. Kılıcını kavrarken, elf kını pırıldadı ve kınından çekince Anduril'in keskin yanı ani bir alev gibi parladı. "Elendil!" diye haykırdı Aragorn. "Ben Arathorn oğlu Aragorn; bana Gondor'lu Elendil'in oğlu Îsildur'un varisi Dûnadan ve Elf Taşı Elessar derler, işte Kırılan ve yeniden dövülen Kılıç! Bana yardım mı edeceksiniz, engel mi olacaksınız? Çabuk seçin!" "Gimli ile Legolas yol arkadaşlarına hayretle baktılar çünkü onu daha önce böyle bir ruh halinde görmemişlerdi. Sanki onun boyu posu büyümüştü de Eomer küçülmüştü; canlı yüzünde, taştan kral heykellerinde gördükleri gücün ve heybetin kısa bir zuhurunu yakalamışlardı. Bir an için, Aragorn'un alnında, parlayan taç misali beyaz bir alev oynaşıyor gibi göründü Legolas'ın gözlerine." "Eomer geriledi, yüzünde huşu içinde bir bakış vardı. Mağrur gözlerini yere indirdi. "Bu günler gerçekten de tuhaf günler," diye mırıldandı. "Düşler ve efsaneler otların arasından bitiyor gibi."
Reklam
Tuhaf bir mahluktu insanoğlu. Belki de en büyük gücü, başka çıkar yol olmadığını hissettiğinde, araziye uyum sağlamasıydı.
Gerçekçi bir gözlem, bir toplumda sosyalistlerin te mel atabilmelerinin sadece işçi sınıfının sayıca çokluğuy- la veya üretim güçlerinin gelişkinlik derecesiyle bağlantılı olmayıp o toplumun siyasî örgütlenmesiyle dinî örgüt- lenmesi arasındaki ilişkiye çok şey borçlu olduğunu bize gösterir. Devletle kilisenin kaynaştığı Ortodoks Rusya'da
1.000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.