Acaba ağaçtan, ottan ya da uçamayan böceklerden filan bir yerden sevmeye başlamış mıydım? Bir yerden sevmeye devam edebilir miydim? Çünkü sevmek, yarıda kalan bir kitaba devam etmek gibi kolay bir iş değildi. Ya hiç sevmemişsem bugüne kadar? Bir kitaba yeniden başlamak gibi, sevmeye yeniden başlamak pek kolay sayılmazdı herhalde.
Sen sevgiline ne verebilirsin sanki? Kalbini mi? Pekala, ikincisine? Gene mi o? Üçüncü ve dördüncüye de mi o?.. Atma be adaşım, kaç tane kalbin var senin?..
Tutunamayanlar'da; "Kollarımı açıp tüm insanlığı kucaklıyorum.'' diyen Oğuz Atay, Tehlikeli Oyunlar'da: "Bütün insanlığı kucaklamak isterken, neredeyse bu dünyanın altında eziliyordum." diyerek umudunu kesmişti insanlardan. Bu, hayatın en yorucu vazgeçişidir.
Tabiatta herhangi bir şey haddini aşınca zıddına dönüşür. At arabasının tekerleri çok hızlı dönmeye başlayınca sanki tersine dönüyor gibi görülür. O halde bütün üzüntülerin sonu mutluluk, bütün gülmelerin sonu gözyaşıdır. Sevincin de hüznün de aşırısı insanı öldürür. Kahkahalarla gülen kişinin gözünden sonunda yaş akar.
Yeni sözler demeye geldim yeni seslerle,
Bağırmalarla değil, canımdan nefeslerle..
Sana kalacak ne var dersen, anlamı derim;
Susmalarında bile bulur seni seslerle