Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

tuna tutal

tuna tutal

tuna tutal

, bir kitabı yarım bıraktı
%26 (104/400)
Ne Mutlu Türk’üm Diyene
Ne Mutlu Türk’üm DiyeneGavin D. Brockett
6.6/10 · 21 okunma
Reklam
250 syf.
·
Puan vermedi
Aliya İzzet Begoviç
Aliya İzzet BegoviçAhmet Seyrek
7.2/10 · 154 okunma

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Güç yozlaştırır. Insanlığın elinde daha fazla güç biriktikçe, ihtiyaçlarımıza pek de uygun olmayan duygusuz ve mekanik bir dünya oluştu. Evrim zihinlerimize ve bedenlerimize avcı toplayıcı yaşamını işlemiştir, ilk önce tarım sonra da sanayi toplumuna geçiş, eğilimlerimize ve içgüdülerimize denk düşmeyen doğal olmayan yaşamlar sürmemize sebep oldu. Bu yüzden en temel ihtiyaçlarımızın giderilmesi mümkün değildir. Şehirli orta sınıfların konforlu yaşamındaki hiçbir şey, bir avcı toplayıcının başarılı bir mamut avında hissettiği saf coşku ve heyecan hissini veremez. Her yeni icat, Cennet Bahçeleri'yle aramızdaki mesafeyi biraz daha açıyor.
Sayfa 370Kitabı okudu
Reklam
On yıllar boyunca önemli ve saygın bulunan bu tür ırkçı teoriler, şimdilerde siyasetçiler ve bilim insanları arasında adeta lanetlenmiş durumdadır. İnsanlar hâlâ ırkçılığa karşı kahramanca mücadele ederken, cephenin değiştiğini ve emperyal bir ideoloji olarak ırkçılığın yerini "kültürcülük"ün aldığını gözden kaçırıyorlar. Böyle bir
Sayfa 300Kitabı okudu
20 Temmuz 1969'da Neil Armstrong ve Buzz Aldrin, Ay'ın yüzeyine indiler. Apollo 11 astronotları bu seyahatten önceki aylarda ABD'nin batısında Ay'a benzeyen ıssız bir çölde eğitim gördüler. Bu alan pek çok Kızılderili topluluğuna ev sahipliği yapıyordu; bir yerliyle astronotlar arasında geçen bir diyaloğa dair şöyle bir hikaye vardır: Bir gün eğitim esnasında astronotlar yaşlı bir Kızılderiliyle karşılaşır. Adam orada ne yaptıklarını sorar. Astronotlar kısa süre içinde Ay'a yapılacak bir araştırma seyahatinin parçası olduklarını söylerler. Yaşlı adam bunu duyunca bir an sessiz kalır, sonra astronotlardan kendisine bir iyilik yapmalarını ister. Astronotlar "Ne istiyorsunuz?" diye sorar. Yaşlı adam, "Kabilemdeki insanlar Ay'da kutsal ruhların yaşadığına inanır. Onlara halkımdan önemli bir mesaj iletmenizi isteyecektim." Astronotlar "Mesaj nedir?" diye sorar. Adam kendi dilinde bir şeyler mırıldanır, sonra da astronotlara bunu ezberleyene kadar tekrar etmelerini söyler. Astronotlar "Bu ne demek?" diye sorar. "Bunu size söyleyemem. Sadece bizim kabilemizle Ay ruhlarının bilebileceği bir sır," der. Üsse geri döndüklerinde astronotlar uzun uğraşlardan sonra yerel dili konuşabilen birini bulurlar ve ondan mesajı tercüme etmelerini isterler. Ezberledikleri şeyi söyleyince çevirmen kahkahalarla gülmeye başlar. Nihayet sakinleşince, astronotların o kadar dikkatle ezberlediği sözlerin, "Bu adamların size söylediği hiçbir şeye inanmayın. Topraklarınızı çalmaya geldiler," olduğunu söyler.
Sayfa 284Kitabı okudu
Giderek daha fazla sayıda akademisyen, kültürü bir zihinsel enfeksiyon veya parazit gibi değerlendirerek, insanları da bu parazitlerin yaşadığı konaklar olarak tanımlıyorlar. Virüs gibi organik parazitler, kendilerini ağırlayan bedende yaşar ve çoğalarak bir bedenden öbürüne yayılır, zayıf düşürür hatta bazen ölümüne sebep olurlar. Parazitin başka bir bedene geçişine izin verecek kadar yaşadığı müddetçe ağırlayanın sağlık durumu paraziti ilgilendirmez. Kültürel fikirler de insanların zihninde bu şekilde yer alır, birinden öbürüne yayılır ve zamanla ağırlayanı zayıf düşürür, hatta bazen ölümüne sebep olur. Kültürel bir öğe (örneğin Müslümanların bulutların üstündeki cennete veya Komünistlerin burada yeryüzündeki cennete inançları) bazen ölüm pahasına dahi olsa insanları belli bir fikri yaymaya ikna eder. Böylece insan ölür, fakat fikirler yaşamış olur. Bu yaklaşıma göre kültürler (Marksistlerin genellikle düşündüğünün aksine) birtakım kötü niyetliler tarafından insanları istismar etmek için üretilmiş komplolar değildir; daha ziyade, kültürler tesadüfen ortaya çıkan ve ortaya çıktıktan sonra etkilenen herkesten faydalanan zihinsel parazitlerdir.
Sayfa 242Kitabı okudu
Kültür genellikle sadece doğal olmayan şeyleri yasakladığını ileri sürer, ama biyolojik bir perspektiften bakınca her şey doğaldır. Mümkün olan şey, tanım gereği doğaldır. Gerçekten doğal olmayan, doğa yasalarına aykırı bir tavır zaten ayakta kalamaz, bu yüzden de yasaklanmasına gerek yoktur. Hiçbir kültür, insanların fotosentez yapmasını, kadınların ışık hızından daha hızlı koşmasını veya negatif yüklü elektronların bir- birine doğru çekilmesini yasaklamaya kalkmamıştır.
Sayfa 153Kitabı okudu
Hammurabi Kanunları'nın bir mit olduğunu kabul etmek kolaydır, ama insan haklarının da aynı şekilde bir mit olduğunu duymayı istemeyiz. Eğer insanlar insan haklarının sadece hayallerinde yaşadığını fark ederse toplumumuzun çökme ihtimali ortaya çıkmaz mı? Voltaire Tanrı hakkında, "Tanrı yoktur ama bunu sakın hizmetkarıma söylemeyin, yoksa geceleyin beni öldürür," demiştir. Hammurabi aynısını hiyerarşi ilkesi hakkında, Thomas Jefferson da insan hakları için söylerdi. Homo sapiens'in doğal hakları yoktur, tıpkı örümcekler, sırtlanlar ve şempanzelerin doğal hakları olmadığı gibi; ama bunu hizmetkarlarımıza söylememeliyiz, yoksa geceleyin bizi öldürürler.
Sayfa 119Kitabı okudu
101 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.