“Bir masal iki parçanın bir araya gelmesiyle yapılır: Bu parçalardan biri masalın bedeni, öteki canıdır denebilir. Beden masalın kendisi, can ondan çıkan derstir.”
-
Jean de La Fontaine
1. Giriş:
Bu makale çalışması yalnızca Aisopos ve masallarına dair değildir. Aisopos öncesi Antik Yunan'da karşımıza çıkan masalsı metinlere, Aisopos'un hayatına,
Merhabalar Efendim...!!!
Kahveler hazırlansın...! Biz geldik...!
{Ç News} Yayında..!
Yağışlı ve güzel bir Pazartesi... Bizim için bu havaların yeri ayrıdır..! Yayınımıza yeni olarak Film önerilerini de ekledik. Her gün Yerli ve Yabancı olmak üzere iki film önerisi paylaşacağız.. Edebiyat haberleri, incelemeler, alıntılar, testler, müzik ve
İnsanlar en çok hangi yaşlarda intihara meyilli olurlar?
En çok hangi yaşlarda küserler hayata?
Nasıl bir yaşam sürükler insanı buna?
Var mıdır ömründe bir kez intiharı düşünmemiş olan?
Eminim birçok ortak noktanız var yazarla...
Okumayı, yazmayı sevmek,
Yazarken defterde küçük karalamalar yapmak,
Geceleri farklı bir ruh haline bürünmek,
Kendisi
Yaşamlarımız bir su gibi akıp bir rüzgâr gibi geçiyor. Zaman ellerimizden bir kuş gibi uçup gidiyor. Geçmişin acıları, pişmanlıkları ve kaygıları ile geleceğin umutları arasında “an”ın ve “şimdi”nin farkına bile varamıyoruz çoğu zaman. Peki hayatlarımız hızla akıp giderken kaç kişi kendine bahşedilen potansiyelin farkına varıp onu geliştirmek için
Türk edebiyatının yazılı ilk eserlerinden biri olan Kutadgu Bilig 11. Yüzyılda Yusuf – Has Hacib – adında bir kişi tarafından on sekiz ayda 6645 beyit olarak yazılmıştır. Kutadgu Bilig ismi “Mutluluk veren bilgi” olarak günümüze çevirmek mümkündür. Eser yazıldıktan sonra Hakan Buğra Han’a sunuldu, hakanın eseri beğenmesinden sonra Yusuf mabeyinci
Site sakinleri huzurlu, mutlu, güzel bir akşam dileyerek, sizlerle keyifli bir sohbet açmak istiyorum. Bugün İbrahim Bey'le #29239222 bu alıntının altında güzel bir konu açıldı. Ben atasözlerini çok severim. Bilhassa yaşlılara denk geldiğimde onlarla uzun uzun konuşurum, geçmişi yad ettirmek için kırk muhabbet açarım. Onlarda öyle güzel atasözleri vardır ki, en iyi romanlarla aynı kefededir benim için. Hele bir de o atasözlerinin hikayesi de mevcutsa... Keyfime diyecek olmaz. Sizden bilhassa memleketinize özgü, ama elbette başka memleketlerde de kullanımı dikkatinizi çeken atasözü, deyim ve ünlemleri bu iletinin altına yazmanızı rica ediyorum. Ünlemden kastım misal bizim Karadenizli bir komşumuz vardı, şaşırınca ''Vıııı'' derdi. Ölürdüm. Çok tatlıydı yahu. Sonra İç Anadolu'da birbirine hitap etmek için ''Gı'' derler. :) Özellikle erkekler ''Gı'' derse, o an beni gülmemek için kimse durduramaz. Lise 1'de müdür yardımcımız vardı. Köy ağzıyla konuşurdu ve bir gün bizim bütün sınıfı odasına çekip ''Geberdirim sizi'' deyince, ben kahkaha atmıştım. Sonra bütün sınıf kahkaha atmıştı ve odasından kovulmuştuk. Koridorda gülmeye devam ettim. Her neyse, bu tür şirinlik içeren bütün yöresel ifade ve sözleri bekliyorum sizlerden. Eğer sözlerin hikayesini de biliyorsanız, lütfen onları da paylaşın benimle. :)
''Siz bilgeler, yüksek ve derin bilgili
Sizler ki derin düşünür ve bilir misiniz
Nasıl, nerede ve ne zaman, çiftleştiğini her şeyin
Niçin sevişildiğini, öpüşüldüğünü?
Siz ulu bilgeler, yüzüme söyleyin!
Kafa patlatın bakalım, bana ne olduğuna
Nerede, nasıl ve ne zaman,
Niçin başıma geldiğine bunların, hadi kafa patlatın!
Bu sözlerle aşkın
Jean-Paul Sartre (1905-1980) sadece Nobel ödülünü değil diğer resmi kuruluşlardan kendisine layık görülen tüm ödülleri de reddetmiştir. O, ilkelerini ve felsefi doktrinlerini sadece ortaya koymakla kalmamış kendi hayatının zeminine de bilakis uygulamış ve uygulatma çabasına girmiş, ilkeli ve saygın bir
Bir aykırılıkla, atasözü haline gelmiş bir özdeyişe bel bağlayacak olsaydım... Gerçekten de, neden her şey dönüp dolaşıp, kime "musallat olduğumu" bilmeye gelmiyor ki? Bazı insanlarla benim aramda çok daha tekil, daha az kaçınıabilir, düşündüğümden daha çok huzursuz edici ilişkiler kurma eğiliminde olan, tırnak içinde ki bu sözcüğün bana yolumu şaşırttığını itiraf edeyim. Bu sözcük istemediği kadar çok şey söylüyor, ölmeden bana hayalet rolü oynatıyor; açıkçası, benim kim olmak için bir yana bırakmak zorunda kaldığım, eskiden olduğum halime anıştırmada bulunuyor. Bu anlamda hiç aşırı olmayan bir tarzda alındığında, varlığımın nesnel belirtilerinde, az çok bilinçli belirtilerinde önem verdiğim nesnenin, bu yaşam sınırları içinde gerçek alanının benim hiç bilmediğim bir faaliyetten geçen bir nesneden başka bir şey olmadığını duymama yol açıyor. "Hayaletten" olası bazı saatlerde ve yerlerde körü körüne boyun eğmesiyle olduğu kadar, klasik bir görünüş sergilemesiyle de edindiğim tasarım, benim için her şeyden önce, sonsuza dek sürebilecek bir sıkıntının sona eren imgesi gibi değerlidir. Yaşamımın bu tür bir imgeden başka bir nesne olmaması ve çok iyi tanımam, kabul etmem gerekeni bilmeye, unuttuklarımın küçük bir bölümünü öğrenmeye çalışırken, keşifte bulunduğumu sanırken ilk başladığım noktaya yeniden dönmeye mahkum olmam da olasıdır.
.