Turahanbey

Reklam

Reader Follow Recommendations

See All
Guénon'a göre modern filozof 'araştırma çılgınlığına' kapılmış bireyci bir münkirdir. Bireycilik 'entelektüel' sezginin inkârıdır. Filozoflar için önemli olan 'orijinal' olmaktır; bunun için gerçeği feda etmek gerekse bile. Geleneksel bir uygarlıkta bir adamın bir düşünce üzerinde mülkiyet iddiasında bulunmaya kalkışması düşünülemeyecek bir şeydi. Eğer bir düşünce doğruysa onu kavrayabilen herkese ait demekti, eğer yanlışsa o zaman da onu 'düşünmüş' olmakla övünmenin anlamı yoktu.
Cami ile kilise arasında bir karşılaştırma da buna benzer istidlallere götürür. Cami insanlar için bir yerdir; kilise ise "Tanrı tapınağı"dır. Camide maksada uygunluk havası vardır; kilisede ise mistik bir hava. Cami daima hadiselerin cereyan ettiği merkezî bir yerde, çarşı içinde ve mahallenin ortasındadır. Kilise ise "yüksekçe" yerler ister. Kilise mimarîsi tekellüflü sessizlik, karanlık, yükseklik, uhrevîlik vurgulamağa mütemayildir. "İnsanların bir gotik katedrale girerken sanki bambaşka bir aleme girermiş gibi bütün dünyevî dertlerini dışarıda bıraktıkları doğrudur" (Kenneth Clark). Camide ise, tam tersine, insanlar namazdan sonra bazı "dünyevî" meseleleri tartışırlar. Aralarındaki fark işte budur.
Reklam
Yahudîlik tarihi dünyanın iktisadî (ticarî) gelişme tarihidir. Bu meseleye Sombart ehemmiyeti haiz bir kitap ithaf etmiştir. Atom ilmi başlangıçta "Yahudî ilmi" olarak adlandırılıyordu. Siyasî ekonomi de aynı şekilde, böyle adlandırılabilir. Behemehal atom fiziğinin, siyasî ekonominin ve sosyalist fikirlerin en büyük isimlerinin hemen hemen istisnasız yahudî olması gerçeği hiç de tesadüf değildir.
Doğruların mutsuz oldukları bir dünya manasızdır. Yahudi adaletinin ve her "sosyal" adaletin esas tutumu işte budur. Burada, yani bu dünyadaki cennet fikri özünde yahudîdir ve sadece mahiyeti itibarıyla olmayıp, menşei itibarıyla da öyledir. "Geçmiş ve gelecek tarih için yahudî ve sadece mahiyeti itibarıyla olmayıp, menşei itibarıyla da öyledir. "Geçmiş ve gelecek tarih için yahudî kalıbı, bütün devirlerde ezilenlere ve mutsuzlara kuvvetli bir çağrıdan ibarettir. Bu kalıbı Aziz Augustin Hıristiyanlığa, Marks ise sosyalizme uydurmuştur." (B. Russell, The History of Western Philosophy). "Yeryüzünde cennet" isteyen bütün ihtilaller, ütopyalar, sosyalizmler ve diğer cereyanlar özünde Ahdi Kadim'den ileri gelmektedir, yahudî kökenlidir.
Yerlilerin tipik giysileriyle fotoğrafını çekmeye bayılan turistler bu giysilerin kendilerine 18. yüzyıl sonunda II. Carlos'un zoruyla giydirildiğini bilmezler. lspanyolların yerli kadınları gıymeye zorladığı elbiseler, Endilüs, Extremadura ve Bask köylülerinin yerel giysilerinden alınmıştır. Saçların ortadan ikiye ayrılmasını da Toledo Valisi buyurmuştur.
Bolivya yerlileri 1952'de yapılan devrimle haklarına kavuşuncaya kadar pongolar köpeklerle bir arada uyur, köpeklerin yemek artıklarıyla beslenir, beyazlarla konuşabilmek için yere diz çökerlerdi, Binek hayvanı yokluğunda yerliler yük hayvanı gibi kullanılmıştı uzun süre. Bugün de And Dağları'dın yüksek yaylalarında, bir parça kuru ekmek karşılığında dişleriyle bile yük taşıyan yerli hamallara rastlanır.
Dünyamızın ekonomik evriminde yeni bir tarihsel aşamanın oluşmasını ta Ortaçağ'dan beri mümkün kılan ilk sermaye birikımini sağlayan en önemli etken, gerçekten de, iç ve dış yağma olmuştur. Parasal ekonomi yaygınlaştıkça, mübadelelerdeki eşitsizlik de gittikçe daha geniş toplum tabakalarını ve daha çok sayıda ülkeyi işleyiş alanı içine alıyordu. Ernest Mandel'in yapmış olduğu hesaba göre, 1660'a kadar Amerika'dan sökülüp alınan altın ve gümüşün, 1650-1780 yılları arasında Hollanda Hindistan Şirketi'nin Endonezya'dan topladığı ganimetlerin, Fransız sermayesi tarafından 18. yüzyıl boyunca köle ticaretinden sağlanan kazançların, yine aynı dönem boyunca Ingilizlerin bir yandan Antiller'deki köleleri çalıştırarak, bir yandan da Hindistan'ı yağmalayarak gerçekleştirdikleri kârların toplamı, 1800'lerde bütün Avrupa'daki sanayi alanlarına yatırılan sermayelerin toplamını aşıyor..
Reklam
Gerçekten de, yerlilerin bir kısmı vücutları yari bellerine dek çamur içinde, yîkama havuzlarında altınlı kumları çalkalamakla uğraşırken, bir kısmı da ıspanya'dan getirilen ağır tarım araçları altinda tarlalarda iki büklüm, yorgunluktan ölene dek çalışacaklardı. Daha da anlamlısı; Dominik'teki birçok yerli, beyaz efendilerinin kendilerine dayattığı yazgıyı sezİp önce davranarak hem çocuklarını öldürüyor, hem de intihar ediyorlardı yığınlar halinde. Resmi tarihçi Fernândez de Oviedo, Antillilerin bu korkunç yayımını şöyle anlatıyor: "Çoğu, neredeyse sırf eğlence olsun diye, artık çalışmamak için zehirlediler kendi kendilerini, Çoğu kendi elleriyle kendilerini astı...
Kendi sınırları içindeki nufus patlamasından katiyen endişe duymayan ABD, aile planlamasını dünyanın dört bir buağında uygulatmak için cansiperane bir şekilde çabalamaktadır. Sadece hükümet değil, Ford Vakfı ve Rockefeller da, üçüncü Dunya'nın ufuklarından kendi üzerlerine doğru milyonlarca çocuğun çekirgeler gibi ilerlediğini görüyorlar korkulu rüyalarında.
Örgütlenme kaçınılmazdır; çünkü özgürlük, sadece özgürce işbirliği yapan bireylerin oluşturduğu, kendi kendini düzenleyen bir toplulukta doğar ve ancak böyle bir toplulukta anlamlı­dır. Fakat, kaçınılmaz olmasına karşın, örgütlenme ölümcül de olabilir. Gereğinden fazla örgütlenme, erkekleri ve kadınları otomatlara dönüştürür, yaratıcı ruhu boğar ve tam da özgürlüğün olabilirligini lağveder. Her zaman olduğu gibi, tek güvenli yol ortada, terazinin bir kefesindeki bırakınız yapsınlar ile diğer kefesindeki toptan denetim arasındadır.
463 öğeden 16 ile 30 arasındakiler gösteriliyor.