YURT DIŞINDA ÖĞRETMENLİK
MEB, yurt dışında öğretmen görevlendirmek üzere her yıl yazılı ve sözlü sınav yapıyor. Başarılı olanlar en az 1, en fazla beş yıllığına ülkemizi yurt dışında temsil ediyor. Özellikle Türk Dili ve Edebiyatı alanındaki öğretmenler düşünebilir. Bilgi almak isterseniz yazabilirsiniz.
Eski Türk dili
küsüş tut yigitlik keçer sinde terk kaçar bu tiriglik neçe tutsa berk (Gençliği aziz tut, senden çabuk geçer. Ne kadar sıkı tutsan da bu canlılık kaçar.)
Reklam
Alman çikolatasında Türk fındıkları:()
Tanıdığım bir Deniz kuvvetleri yarbayım vardı. Gel X gel derdi bana. Senin yaptığın işin zorluğu nedir bilir misin derdi? Çalıştığın yer patlasa senin parçalarını Foça 'dan toplar gelirdik derdi... Zodyak botlarının dili olsa da dökülse şöyle gece denizine karşı...🤫🤣 Yanisi o da boştu... Varsın helali hoş olsun! Eşim yanımda olduktan sonra Eski Foça 'nın pazarında limon bile satarım derdi... Mezarlıkta tanışmış bir de...🤣 Mezarlık takıntım hep vardı... Ee,,, ben geberdikten sonra borsa sancağını birisi almasın mı? Beyinsizleri kullanıp atmasın mı? Aptallara tebessüm etmesin mi? Parayı aşamamışları ezmesin mi?
Cahit Külebi
Gerçek adı Mahmut Cahit Erencan olan şair, 10 Ocak 1917'de Tokat'ın Zile ilçesinde, dünyaya geldi. Erzurum ve civarı Ruslar tarafından işgal edildiği için, ailesi Külebi'nin doğumundan kısa bir süre önce Tokat'ın Zile ilçesinin Çeltek Köyü'ne taşındı. Şairin ailesi soyadı kanunuyla "Erencan" soyadını alırken,
Unutulan Adam: Bedrettin CÖMERT
Unutulan Adam:
Bedrettin Cömert
Bedrettin Cömert
/
Mustafa Şerif Onaran
Mustafa Şerif Onaran
(Papirüs, Aralık 1988, Sayı: 22) * Edebiyattan anlamak ne demektir.? Bir edebiyat yapıtının tadına varmak, ondaki inceliklerin neler olduğunu bilmek, dil özelliklerinin ayırımını öğrenmek denirse, yeterince açıklanmış olur mu.? Belli bir birikim, belli bir beğeni anlayışına erişmeyen insan da kendisine
Bu gönderi amacı İslama karşı bir düşmanlık açıkçası. Türkülerin geçmişine bakacak olursak; İslam Türk milletinin damarlarına işleyen bir iksir olmuş, onu daha da güçlü kılmıştır. Muhammed’in (sav) getirdiği din Türkü Araplaştırmamış bilakis Türkü Türk olarak daha da aziz kılmıştır. İslam Türk milletinin birliğini beraberliğini ve kardeşliğini pekiştirmiş onu manevi değerlerle yoğurmuştur. Bu din bir ümmet bilinciyle hareket etmeyi öğütlerken her millete kendi kimliğini koruma ve geliştirme imkanını da vermiştir. Türkler İslamı. ilim ve irfan deryasından nasiplenmiş Kur’an-ı Kerimin Arapça olmasını bir eksiklik değil bir zenginlik olarak görmüşlerdir. Arapça İslamın ortak dili olarak Müslümanları bir arada tutan bir bağdır. Türk milleti bu dili öğrenerek Allah’a daha yakın olmuş lakin kendi dilini ve kültürünü de koruyarak onu İslamın ışığıyla daha da yüceltmiştir. Ey gafiller! İslam Türk milletinin beynini sulandırmamış, aksine ona hikmet ve feraset vermiştir. İslam Türkü sadece savaş meydanlarında değil, ilim ve irfan sahalarında da muzaffer kılmıştır. İslamın Türk milletine getirdiği değerleri inkar etmek sadece nankörlük değil aynı zamanda hakikate ihanettir. İslam Türk milletini zayıflatmamış onu daha da güçlü kılmıştır. Bu din Türkün kalbinde ve zihninde kök salmış onu yüceliğin doruklarına taşımıştır. Hakikat budur ve bu hakikati inkar edenler sadece kendi cehaletlerinde boğulmaya mahkumdur.
Batuhan

Batuhan

@Gravee
·
1w
"Türkler, Arapların (İslâm) dinini kabul etmeden önce de büyük bir ulus idi. Arap dinini kabul ettikten sonra, bu din, ne Arapların, ne aynı dinde bulunan Acemlerin (İranlıların), ne de Mısırlıların ve başkalarının Türklerle birleşip bir ulus oluşturmalarına hiçbir etki etmedi. Tersine, Türk ulusunun ulusal bağlarını gevşetti; ulusal duygularını, ulusal heyecanını uyuşturdu. Bu pek doğal idi. Çünkü Muhammed'in kurduğu dinin amacı, bütün ulusların üstünde yaygın bir Arap ulusçuluğu politikasına dayanıyordu. Bu Arap düşüncesi, ümmet sözcüğü ile dile getirildi. Muhammed'in dinini kabul edenler, kendilerini unutmaya, yaşamlarını Allah sözcüğünün her yerde yükseltilmesine adamaya zorunlu idiler. Bununla birlikte, Allah'a kendi ulusal dilinde değil, Allah'ın Arap kavmine gönderdiği Arapça kitapla tapınma ve duada bulunacaktı. Arapça öğrenmedikçe Allah'a ne dediğini bilmeyecekti. Bu durum karşısında Türk ulusu birçok yüzyıllar boyunca ne yaptığını, ne yapacağını bilmeksizin, âdeta, bir sözcüğünün anlamını bilmediği hâlde Kur'an'ı ezberlemekten beyni sulanmış hafızlara döndüler."
Mustafa Kemal Atatürk
Mustafa Kemal Atatürk
Reklam
1,000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.