BEN-SEN temel kelimesindeki BEN, BEN-O temel kelimesindeki BEN’den farklıdır. BEN-O temel kelimesindeki BEN, bir ego (benlik) olarak görünür ve kendi kendisinin, bir özne (tecrübe ve kullanmanın öznesi) olarak bilincine varır. Temel kelime BEN-SEN’deki BEN, bir şahıs olarak görünür ve kendisinin, bir öznellik olarak (bağımlı genitif olmaksızın)
Sayfa 128 - ÇEVİRİ: İNCİ PALSAY, KOPERNİK YAYINEVİ, 2. BASKI,2020
Köse Kadı'da geçen ve Türklerin nasıl yenileceğini anlatan o paragraf
Sen Türk'ü yıkmak mı istiyorsun? Onların mücadele etmelerine fırsat vermeden, elindekilerin tamamını ver. Mücadele hisleri, nefis azgınlıklarına dönüşsün. Altın ver, içki ver, kadın ver. Nasıl bulursan bul ver bunları. Göreceksin, Türk'e karşı kullanılabilecek en korkunç silah budur.
Reklam
"Bir insan bir kez ölür ve bir kez yaşar." Derin bir nefes verdim. "Bir süre öldü sandığın biri karşına dikildiği zaman tek bir şeyi hissediyorsun: onun ölümünün acısını. Ben bunu tattım. Babam beni bir kez daha terk ederse bir kez daha öldü sayarım ama bu sefer ilki kadar acıtmaz, emin ol."
Bodley diyor ki: “İslamiyet nereye giderse, içki içmek ortadan kalkıp kaybolur. Birleşik Amerika ile diğer memleketlerin kanunlar ve maddi cezalarla yapmaya çalıştıkları şeyi, Hz. Muhammed, bir günah ilan ederek lağvetti” Bu yasağın Amerika’da başarılı olmadığını söylemek gerekecek­tir. Kısa bir internet taraması ile dahi, dönem hakkında bilgi
Sayfa 303 - İnsan YayınlarıKitabı okudu
Kim ne demiş???
Henry Kissenger "Tarım, Tarım Bakanlıklarının ellerine bırakılamayacak kadar önemlidir." FDA Biyoteknoloji Koordinatörü James Maryansky: "Bir müşteri, içinde ne olduğunu bilmek istiyor diye her ürünü etiketleyecek değiliz." Arjantinli bilim adamı Walter Pengue: "Bu yolda gidersek 50 yıl sonra hiçbir şey
Dört mevsimlik bir sene olsa ömür, "Keşke", onun güzüne denk gelir. Hepten vazgeçmek için erkendir, Telafi etmek için geç... Mağlubiyetin takısıdır "keşke"... Kaçırılmış fırsatların, bastırılmış duyguların, harcanmış hayatların, boşa yaşanmış ya da hakkıyla yaşanamamış yılların, Gecikmiş itirafların ağıtıdır. Çarpılılıp çıkılmış bir kapıda, yazılıp yollanmamış bir mektupta, Göz yumulmuş bir haksızlıkta, vakit varken öpülmemiş bir elde, Dilin ucuna gelip ertelenmiş bir sözdedir. Feri sönmüş bir çift gözde ya da yitip gitmiş bir güzelliğin ardından iç çekişte... "Yolunu gözlemeseydim", "öyle demeseydim", "terk edip gitmeseydim", "en güzel yıllarımı vermeseydim", diye diye sızlanır gider. Keşke'nin panzehiri "iyi ki"dir. İlki ne kadar pısırıksa, ikicisi o denli yiğittir. Keşke'cilerin hayatı, kasvetli bir pişmanlıklar mezarlığıdır. "İyi ki" öyle mi ya!.. Onda, yara bere içinde de olsa, yana yana, ama doyasıya yaşamış olmanın iç huzuru ve haklı gururu haykırır... Can Dündar
Sayfa 32 - Remzi KitapeviKitabı okudu
Reklam
1.000 öğeden 951 ile 960 arasındakiler gösteriliyor.