Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
Timur’un kurduğu devlet, Türk-Moğol devlet esasları ve Türk-Moğol askeri teşkilat unsurları ile İslam, bilhassa İran Medeniyeti unsurlarının kendine mahsus bir telkibini gösterir.
280 syf.
·
Puan vermedi
·
11 günde okudu
Tarihe farklı bir açıdan bakmak isteyenlere öneri kitap. Doğrusu yabancı birisinin gözünden Osmanlı’yı veyahut diğer türk müslüman devletlerini okumak farklı bir bakış açısı sunuyor. Tarafsız bir şekilde ele alındığı kanısındayım ben. Yeri geldi eleştirilerinide yaptı. Ancak belli bir kesime göre yanlı tarihçiler varsa aramızda biraz onları
Kayıp İslâm Tarihi
Kayıp İslâm TarihiFiras Alkhateeb · Timaş · 201683 okunma
Reklam
Pederî aileyi, Pedersahi aile ile karıştırmamalı. Pederî aile tamamiyle hür ve müsavatçı bir ailedir. Çoçuklar da pederşahi ailede olduğu gibi, aile reisinin keyfine tâbi degildir. Türk ailesine gelince o da 'Pederî aile' sistemindedir. Ziya GÖKALP
... Sincarlılar surlar üzerine çıkarak hakarete ve geçen yıldan beri sakladıkları Oğuzların kafalarını fırlatmaya başladılar. Bu ağır tezahür karşısında kale hücum ile alındı ve Sincar emiri ve halkın bir kısmı öldürüldü..
Tuğrul bey İslamiyet'in iç ve dış düşmanlarına karşı cihad yapıyor, Hilafet makamına daima tazimlerini bildiriyordu.
Tuğrul Bey'in kudreti yayıldığı ve Selçuk Devleti genişlediği nispette Bağdad'a hakim Şi'i Büveyhilerin huzursuzluğu da artıyor; Sünni-Şi-i mücadelesi şiddetleniyordu.. Abbasi halifesi Ka'im bi'Emirillah onlara karşı Tuğrul Bey'in yardımına başvurunca hava büsbütün gerginleşti.
Reklam
Tuğrul Beg'in, çok beğendiği Isfahan'ı payitaht yapmak istediğine dair bir rivayet var ise de Rey'den Isfahan'a nakil ancak Melik-şah zamanında ve tedricen olmuştur.
Atatürk inanıyordu ki, modern millet kavramı bugün cihanşümul medeniyetin temel taşıdır ve insanlık cihanşümul bir medeniyete sahip milletlerin ahenkli bir topluluğu olmaya doğru gitmektedir. Atatürk bu yüksek insanlık idealini tam bir açıklıkla ifade etmiştir: “Beşeriyetin hepsini bir vücut ve bir milleti, bunun bir uzvu addetmek icabeder."
...Atatürk daima ısrarla belirtmiştir ki, tam manasıyla bir Batılı millet olmak Türk milletinin benliğini kaybetmesi değil, o benliği bütün temel değerleriyle ortaya çıkarması ve sonsuz bir gelişme yoluna koyması demektir. Buna göre Batılı millet olmak, rasyonel düşünmek ve hareket etmek, ilim zihniyeti sayesinde sonsuz bir yaratma ve yenileşme
(Atatürk)1925'te diyordu ki: "Medeniyim diyen Türkiye Cumhuriyeti halkı zihniyetiyle medeni olduğunu isbat ve izhâr etmek mecburiyetindedir... Âli hayatiyle, yaşayış tarziyle medeni olduğunu göstermek mecburiyetindedir.” 1927'de de, “Yaptığımız ve yapmakta olduğumuz inkılapların gayesi Türkiye Cumhuriyeti halkını tamamen asri ve
Reklam
Savaş sırasında Rusların Tuna'yı aşmaları ve Türklerin asırlardır yaşadıkları toprakları işgal etmeleri üzerine, Rus kumandanı bir genelge yayınlayıp Türklere ve Müslümanlara hayat ve mal teminatı vererek ellerinde bulunan silahları teslim etmelerini istemiş, ancak bu silahlar sonradan Bulgar çetelerine verilmiştir. Bundan sonra Rus askeri ve Bulgar çeteleri müştereken Türklerin yok edilmesine girişmişlerdir. Binlerce çocuk, kadın, ihtiyar öldürülerek malları yağma edilmiş, köyleri ateşe verilmiştir. Camiler, okullar, vakıf binaları yerle bir edilmiştir. Mesela Filibe'de savaştan önce kullanılır durumda olan 17 büyük camiden ancak bir tanesi ayakta kalabilmiştir. Sofya'da bir gecede yüze yakın cami ve mescit havaya uçurulmuştur. Bütün ahali her türlü insanlık dışı kötü muameleye tabi tutulmuştur. Bu suretle asırların ürünü olan Türk-Müslüman medeniyeti yerle bir edilmiştir. Ancak Rus ordularının girmedikleri Şumnu, Razgrad ve Deliorman bölgeleri kısmen bu vahşetten kurtulabilmiştir. Rus ve bilhassa Bulgarların vahşetinden ürken Doğu Rumeli, Trakya ve Makedonya Türk-Müslüman halkı, kurtuluşu İstanbul'a ve Anadolu'ya kaçmakta bulmuştur. Türk halkına karşı gösterilen bu vahşet yabancı devlet temsilcilerinin bile dikkatini çekmiştir. Bu arada İngiltere'nin İstanbul sefiri Henry Layard, bu kıyımda en azından 200.000 ilà 300.000 kadar Müslüman'ın öldürüldüğünü ve bir milyondan fazla insanın yerlerini terk ettiğini defalarca Londra'ya bildirmiştir. Bu hadisenin acı hatıraları yakın zamanlara kadar büyük bir canlılıkla Türk halkının vicdanında yaşamıştır.
144 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
·
2 saatte okudu
Kitap, 1908'de Meşrutiyet'e kavuşan "Genç Türkiye" nin atmosferini gösterecek kadar yanlış politikasından, imparatorluğu deviren felaketlerden, devir kadınlarından biraz bahseder etmez, hemen o zamanın "Büyük Birlik" ümidine geçiyor. Rusya'da esir kalan Türklerle kardeşlik bağını kesmek istemeyen pasifik ve mistik bir doktorun oradaki çalışmalarını, sıkıntılarını ve şehit olmasını anlatı­ yor. Aynı zamanda, oradaki Türklerin çektikleri sıkıntıları, ümitlerini ve Ruslar tarafından nasıl fesada sürüklendikleri­ ni gösteriyor. Yazaı:, bu kitabı yazdıktan yirmi beş sene sonra, 1943'te, savaş esnasında bu anlattığı memleketlerden geçti. Ve o zaman gördü ki yirmi beş senede komünistlerin idarele­ rinde Türkler tam bir asır gerilemişler. Bu kitapta bahsi geçen bütün camileı:, medreseler ve abidelerin yerlerinde şimdi yeller esiyor; hepsi komünist emriyle yıkılınış, çini­ lerden numune bile kalmamış. Türk ismi, Türk medeniyeti, Türk tarihi, Türk lisanı yok edilmiş; kendi lisanları olan Türkçeyi okuyanlara çalışma ve ekmek kam verilmiyor ve böylece açlıktan ölmeye mahkum ediliyorlarmış. Babalarının şehirlerinden Türkler kovulmuş, yerlerine Ruslar konmuş. Türklerin ancak şehir harici kerpiç kulübelerde ineklerle bir dam altında yaşamaya haklan var. Yazar iki ay bir mescit, bir cami aramış ve bulamamış. Madenlerde çalışmak için, ormanlarda odun kesmek, uçsuz bucaksız ovalarda yol yapmak için Türkler yuvalarından alınıp Sibirya'ya gönde­ rilmiş, savaşta ön saflara hep Türkler konmuş.
Ay Demir
Ay DemirMüfide Ferit Tek · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 2022346 okunma
1.164 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.